Hem sınırlara hapsedilebilir hem de sınırların ötesinde yaşayabilen;hapsettim zannedilen insanın zihninin ve hayallerinin hapsedilemez olduğuna dikkat çeken, gerçekle sonsuzluğun harmanlandığı ; ruh ve beden üzerine tartışmaları barındıran muhteşem ötesi bi kitap..
Odamda Yolculuk Üç asır önce yazılmış.. oda hapsiyle cezalandırılmış genç bir subayın düşlerini günümüze ulaştırmış olan bu yolculuk,kimi zaman sınırlarımızı düşsel evrende ne kadar zorlayabileceğimizi düşündürtüyor ve kendi düşleri üzerinden bizleri de zamana,mekana ve ülkelere doğru bitmek bilmez bir yolculuğa çıkarıyor..
Okurken ara sıra acaba astral seyahat mi desem de sonradan herşeyin düşlemekten ibaret olduğunun,hayal gücümüzün en büyük gücümüz olduğunu farketmem çok sürmedi..
“Beni bir şehri dolaşmaktan men ettiler. Hepsi bu. Ama bütün bir evreni bana bıraktılar: Uçsuz bucaksızlık ve sonsuzluk emrime amadedir.”