Konu: Ahbaplık ettiği arkadaşlarından daha farklı fikirleri olan Ömer vapurda gördüğü Macide isimli bir kıza aşık olur. Hiç tanımadığını düşündüğü kızın aslında teyzesinin evinde kalan bir akrabası olduğunu öğrenir. Kitabın genel konusu tam olarak böyle değil aslında fakat olayların gelişmesi bu şekilde başlıyor. Birbirlerinden tamamen zıt iki karakter olan Macide ve Ömer’in yaşadıkları, çevrelerinde ki “bilgin” adı altındaki bilgisiz insanların düşünceleri ve daha birçok şey... #kitapyorumu Kitabın son sayfalarını buruk bir tebessümle devirdim. Bitmesi gereken ve ona yakışan bir sondu. Başlangıçta kitap sizi bir bahar havasıyla karşılıyor ve sizi alıp götürüyor büyük bir rüzgarla ve sonunda karşılaştığınız yer bir sonbahar oluyor. Yani demem o ki ilk sayfalardan son sayfalara kadar bütün hissiyatları ve düşünceleri içinde barındıran bir eserdi. Ömer karakteri içinde bulunduğu çevrenin nasıl olduğunu biliyor fakat içinde olarak adlandırdığı “şeytan” nedeniyle o insanlardan kopamıyor ve belki de bu karışıklıkta sürüklenip gidiyor. Macide ise hayatta hep kaybolduğunu hisseden bir ruha sahip. Küçüklüğünden beri asla tam olarak bağlı olamıyor bir yerlere ve zamanla hissizleşiyor. Ömerle beraber çok güzel bir yerlere sürükleniyor ama birbirlerine tamamiyle zıt kişiler. Kitap Selim İleri’nin ufak bir yazısıyla başlıyor. Ayrıca kitapta Sabahattin Ali’nin aydın geçinen kişilere keskin eleştirilerini görebilirsiniz. Nihat, İsmet Şerif, Emin Kamil ve Profesör Hikmet sanki bunların hepsinin o dönemde bir karşılıkları bedene bürünmüş halleri var gibi. Gerçi günümüzde etrafa bakınca da görebiliriz onları. Karakterler tip şeklinde gibiydi yani hepsinin temsil ettiği bir sembol vardı. Macide kaybolmuşluk, Ömer iradesizlik, Nihat kurnazlık...Yazar öyle güzel işlemiş ki bunu buram buram hissediyorsunuz. Bu kitap keskin bir gözlemle hayatı size vuruyor.

İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Can Yayınları · 2019172,2bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Rosya