Ne diyor İbn-i Haldun "Coğrafya kaderdir." Evet kader nerede doğduysanız oranın şartları sizi kelepçeliyor. Sadık Hidayet dünyadan erken göçen yazarlardan. 48 yaşında intihar ederek bu karanlık dünyaya veda ediyor ama arkasında alacakaranlığa ışık tutan eserler bırakıyor.
Çünkü içerideki öyküler o kadar muhteşem ki tarihin ve insanlığın karanlık kalmış taraflarını pak bir şekilde aydınlatıyor. Tarih, Din ve İnsanlık bunlar hep iç içe oldu zaman ilerledikçe daha da karmaşık hale geldi. Bunlara ışık tutan çok az yazar var. Gerçek anlamda çok az yazar var. Saramago bunların başında geliyor kalemi çok sert kabul ediyorum ama dürüst bir şekilde gerçekleri ortaya seriyor.
Ama Sadık hidayet ona göre daha başarılı çünkü İranlı yani coğrafya olarak karanlık topraklarda bu onun malzeme olarak elini güçlendiriyor. Çünkü mezapotamya bölgesi tarih,din ve insanlık konularında çok zengin. Bu unsurlar hala karanlık tarafları olan olgular.
Çünkü insanlar karanlık tarafları aydınlatmak yerine yani doğruyu öğrenmek yerine hep başkalarının kafa yapısıyla nefes almayı tercih ediyor. Onlar için sadece öğretilmiş şeyler var öğrenilmiş şeyler yok. Bu iki eylem arasında çok büyük fark var.
Hiciv türünde yazılan bu öyküler bazıları çok sert olmakla beraber aklındaki karanlık tarafları aydınlatmaya çalışan okurlar için büyük hazine niteliğindedir. Benim için 2 ana kategori vardır edebiyatda. Biri aklımızı aydınlatan eserler diğeri vicdanınızı aydınlatan eserler.
İnsanlık bu eserleri okuduğu sürece aydınlığa emin adımlarla yürütecektir
