Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Túran İranlıların verdikleri addı
Bütün dikkatleri Kırım, Müslümanlar, Türkler ve bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan topraklar çekmekte ve Rusya’nın bu bölgelerdeki faaliyetleri yakından takip edilmekteydi. Bununla birlikte Türk asıllı kavimlerle olan akrabalık ve benzerlik, sadece Türkçe konuşan milletle sınırlanmamıştı. Türkler kendilerini, Asya ve Avrupalıları da içine alan, yaygın olarak Turanlı diye bilinen bir ırkın önemli bir parçası şeklinde gören dil, tarih ve ırk teorilerinden kaynaklanıyorlardı. Aslında Farsça bir terim olan ve muğlak olarak kendi ülkelerinin doğu ve kuzey bölgelerini içine alan Turan terimi, şimdi bu Turanlı ırkın anayurdu anlamına geliyor, yani orta ve kuzey Asya’nın pek çok kısmını içine alıyordu. Hatta Sultan II. Abdülhamid döneminden önce bile Turan terimi Osmanlı basınında kullanılmaya başlanmıştı. Basiret gazetesinde yayımlanan Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşuna ait bir makalede Osmanlıların «eski devirlerden beri Turan bölgesinde bağımsız yaşadıkları» belirtilmişti. Sultan II. Abdülhamid zamanında bu terime, Türkçenin Turan dillerinden biri olduğunun belirtilmesinde rastlanırm Fakat bu dilleri konuşan insanlar arasındaki bağ, saf bir dil bağı olarak görülmüyordu. Şemseddin Sami, ansiklopedik eserinde Turan kavmi ve dilini tanımlarken; «Bugün Turan kavimlerinin konuştukları diller arasında o kadar benzerlik ve yakınlık vardır ki bu dilleri konuşan kavimler arasında derecesi farklı bir yakınlıkla akrabalık bulunduğuna şüphe kalmıyor.» diyordu. Necib Âsım, edebiyat dilindeki reformla ilgili olarak kendi tutumunu savunurken aynı şekilde Turan kavimleri arasında mevcut olan «aile bağları» ndan söz ediyordu: «Malum ya! Biz Turanlıyız, lisânımız da Turanlıdır, Sâmî, Hint-Avrupaî değildir. İşte onun için bizim de Araplar, Fransızlar ve bütün Avrupalılar gibi evvelâ kendi anadilimize müracaat etmemiz lâzım.
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.