Gönderi

İnsan eski zamanını düşünse, ya lisanı veya kalbi, ya (âh, âh) veya (oh, oh) tahattur(hatırlama) veya telaffuz edecektir. Âh, müstetir(gizli) elemin tercümanıdır. Oh, ruhta muzmer(saklı) bir lezzet ve nimetin muhbiridir. Âh'ı dedirten, lezaiz-i maziyenin(maziye ait lezzetlerin) tasavvur-u zevalidir(son bulcağı düşüncesidir). Çünki zeval-i elem(elemin sona ermesi) lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet de elemdir. Şâirlerin divanları, tasavvur-u zeval-i lezzetten(lezzetin son bulacağından) gelen bir elem-i fikrînin birer feryadıdır. Oh yani Elhamdülillah dedirttiren, âlâm-ı maziyenin(maziyr ait elemlerin) tasavvur-u zevali, verdiği lezzet-i ruhaniyenin unvanıdır. Demek muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli, hoş geldin demeli. Sünuhat - 116
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.