Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

259 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Her ne kadar İç Anadolu insanı olsam da, denizcilik terimlerini bilmesem de; denizci romanlarını hep sevmişimdir. Geminin içi, deniz, denizcilerin yüreği hep farklı bir dünya gibi gelir bana. Halikarnas Balıkçısı da bu dünyanın yerlisi olduğu için çok gerçekçi anlatmış bunları. Kitapta süngercilerin yaşamının zorluklarını, hasretlerini, ayrılıklarını, dostluklarını, sevdalarını ama en önemlisi denize olan sevdalarını görüyoruz. Öyle ki hem denizden nefret ediyorlar hem de ona kavuşmaya gün sayıyorlar. Süngercilerin önceki yaşamlarının masalsı anlatılması hoşuma gitti. Dalışlarındaki betimlemeler çok canlıydı. Hiç dalış yapmamış ben bile gözümde canlandırabildim. Bunlar dışında asıl nokta olan dalgıçların yaşadıkları tehlikeler ve zorlukların altının çizildi. Bu zorluklar arasında deniz ağaları ve patronlar vardı ki bu da Karakulak adlı dalgıçların canını hiçe sayacak, onları daha çok sünger için ölüme yollayacak, hatta Türk kıyılarını Yunan'lara satacak kadar alçak, iğrenç tipte hayat bulmuş. Bunun karşı tipi olarak da namuslu, yardımsever, tatlı sert, usta denizci ama ticaretten anlamayan, alavere dalavere yapamadığı için kazandığını hakkıyla satamayan Ateşoğlunu görüyoruz. Ona hak vermekten de kendimizi alamıyoruz tabii ki. Hatta yazarı bile görüyoruz. Kendisi deniz gurbetçilerine yapılan bu haksızlıklara dayanamayan, Genel Kurmay'a kadar mektup yazan Latif'in ta kendisi. Eksik yan olarak şu iki şeyi söyleyebilirim: Birincisi, Ateşoğlu ile Karakulak arasındaki husumetin neye dayandığının açıklanmaması (cidden merak ettim ama Ateşoğlu maşallah ser verip sır vermedi), ikincisi çoğu yerde tekrarlar vardı. Bazen bir cümle bazen de bir paragraf tekrar ediliyordu.
Deniz Gurbetçileri
Deniz GurbetçileriHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 2015125 okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.