Türk İnkılabının seçimle ve halı üzerinde
taşınarak meydana gelmediği açıktır. Uzun bir
harbin, direnişin sonunda gerçekleşen bir inkılâbtır. Fakat şurası da bir gerçek ki ne Fransız
ihtilâli ne de Rus ihtilali ile mukayese edilebilir.
Belirgin bir yerden sonra da bir denge sorunu
vardır. Bir rejim yerleşeceği zaman artık
cezalandırmaları durdurmak zorundadır.
Muhtelif yerlerden örnekler verilebilir: Mesela,
Mihajloviç Tito’ya karşı olan partizanlardandı,
kralcıydı ve Sırpçı idi. Tito’nun kuvvetleri geldiler
ve hâkim oldular. Bir süre sonra karşı
cezalandırmalar durdurulduğu gibi, Almanlara
karşı savaşmış olan Mihajloviç’in taraftarlarına da
maaş bağlandı. Franco da bir yerden sonra bu işi
durdurdu. Çünkü insanlar baskıdan yılar, sonra
korkar ve korktukları zaman ne olacağı belli
değildir. Cumhuriyeti ilan ettik, İnkılabları
yapıyoruz. Ama ilelebet bir cezalandırmaya
gidemezsiniz. Tarih yazmasa insanlar hatırlar.
Birçok kişi geliyor, “Benim dedemi İstiklâl
Mahkemeleri’nde astılar” diyor? Buna da bakmak
lazımdır.