Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

LAO TZU'NUN SİYASET TEORİSİ
Bu teorilerden Lao Tzu, kendi siyaset teorisini çıkartır. Taocular, ideal devletin lider olarak bir bilgeye sahip olan devlet olduğu hususunda Konfüçyüsçülerle uzlaşırlar. Yönetebilen ve yönetmesi gereken yalnız­ca, bilgedir. Ancak iki okul arasındaki farklılık, Konfüçyüsçülere göre, bir bilge yönetici olduğunda halk için birçok şey yapması gerektiği, oy­sa Taoculara göre, bilge yöneticinin görevi, bir şey yapmaması, fakat daha ziyade bozması ya da hiç yapmamasıdır. Lao Tzu'ya göre daha yapılmamış birçok şeyin olması değil, çok fazla şeyin yapılmış olması dünyevi ıstırapların sebebidir. Lao-tzuda şunu okuruz: "Bu dünyada, ne kadar çok sınırlamalar ve yasaklamalar olursa, o kadar çok fakir insan olacaktır. İnsanlar ne kadar keskin silahlara sahip olurlarsa, bu ülke o kadar çok karışacaktır. Ne kadar çok kurnaz esnaf olursa, o ka­dar hilekar planlar ortaya çıkacaktır. Ne kadar çok yasa yürürlüğe ko­ nulursa, o kadar çok hırsız ve eşkıya olacaktır'' (LT, Bölüm 27). O zaman bilge bir yöneticinin ilk eylemi, bütün bunları boz­maktır. Lao Tzu şöyle der: "Hikmeti kov, bilgiyi ıskartaya çıkart ve in­sanlar yüz kat daha fazla istifade edecektir. İnsan severliği kov, doğruluğu ıskartaya çıkart, insanlar itaatkar ve merhametli olacaktır. Usta­lığı kov, kazancı ıskartaya çıkart, hırsızlar ve haydutlar ortadan kalka­caktır" (LT, Bölüm 19). Yine şöyle der: "Değerli kimseleri yücelttiğin­ de insanlar artık kavgacı olmayacaktır. Elde edilmesi zor olan hazine­lere değer vermediğinde artık hırsızlar olmayacaktır. Eğer insanlar bu tür şeyleri, asla tahrik edici arzu olarak görmezlerse, onların zihinleri karışmayacaktır. Bu yüzden bilge, halkı, onların zihinlerini boşaltarak, karınlarını doldurarak, isteklerini zayıflatarak ve kemiklerini kuvvet­ lendirerek hatta halkı bilgisiz ve arzusuz hale getirerek yönetir" (LT, Bölüm 3). Bilge yönetici, bu dünyadaki rahatsızlıkların bütün sebeplerini dağıtmalı; ondan sonra, eylemsizlikle yönetmelidir. O eylemsizlikle, hiçbir şey yapmaz, ancak her şey gerçekleştirilir. Lao-tzu şöyle der: "Ben derimki, ben bir şey yapmam, fakat halk kendisi dönüşür. Biz sü­kuneti severiz, halk da dürüst hareket eder. Ben bir şey yapmam, fakat halk zengin olur. Ben bir şeyi arzu etmem, fakat halk esasa doğru gi­der" (LT, Bölüm 57). "Hiçbir şey yapma, yapılmamış hiçbir şey kalmayacaktır." Bu, görünüşe göre Taocuların paradoksal fikirlerinden bir başkasıdır. Lao­ tzuda şunu okuruz: "Tao daima hiçbir şey yapmaz ve yapılmamış hiç­ bir şey yoktur" (LT, Bölüm 37). Tao, her şeyin kendisiyle olmaya baş­ ladığı şeydir. Onun kendisi bizatihi bir şey değildir. Bu yüzde de, bu tür şeyleri yapmak gibi eylemde bulunamaz. Ancak her şey, olmaya baş­ lar. Böylece Tao, hiçbir şey yapmaz ancak yapılmamış hiçbir şey yok­tur. O her şeye, bizatihi yapabileceği şeyi yapmaya izin verir. Taocula­ra göre, bir devletin yöneticisi kendisine model olarak Taoyu almalı­dır. O da, hiçbir şey yapmamalı ve halkın kendisinin yapabileceği şeyi yapmalarına müsaade etmelidir. Burada wu-weinin bir başka anlamı vardır. Bu anlam, muayyen değişikliklerle birlikte, daha sonra Yasacı­ların (Fa chia) önemli teorilerinden biri haline geldi. Çocuklar, sınırlı bilgiye ve az arzuya sahiptir. Onlar, asli Te'den çok uzak değildirler. Onların basitliği ve masumiyeti, her insanın mümkün olduğu ölçüde sahip olması gereken karakterlerdir. Lao Tzuşöyle der: "Değişmeyen Te'den ayrılmamak, çocukluk durumuna geri dönmektir" (LT, Bölüm 28). Yine şöye der: "Bütün sağlamlığıyla Te'ye sahip olan, bir çocuğa benzetilebilir" (LT, Bölüm 55). Çocuğun hayatı, ideal hayata daha yakın olduğundan bilge yönetici, halkının hepsinin küçük çocuklar gibi olmasını ister. Lao Tzu der ki: "Bilge, herkese çocuklar gibi muamele eder" (LT, Bölüm 49). O, "halkın ay­ dınlanmasını sağlamaz, ancak onların cehaletlerini devam ettirir" (LT, Bölüm 65). Burada "cehalet", Çince yu'nun bir tercümesidir. Bu da basitlik ve masumiyet anlamında, cehalet manasını ifade eder. Bilge, yalnızca halkının değil, aynı zamanda kendisinin çok daha fazla yu olmasını is­ ter. Lao Tzu şöyle der: "Benim zihnim, en cahilin zihnidir" (LT, Bölüm 20). Taoculukta yu, bir günah değil, büyük bir fazilet, bir erdemdir. Ancak bilgenin yu'su, gerçekten de çocuğun ve genel halkın yu'suyla aynı mıdır? Kesinlikle değil. Bilgenin yusu, bilinçli bir yetişme sürecinin bir sonucudur. Onun yu'su, bilgiden daha az değil, daha yük­ sek ve daha fazla bir şeydir. Yaygın bir Çin sözü vardır: "Büyük Hik­ m,et, cehalet gibidir." Bilgenin yu'su, büyük hikmettir; çocuğun ya da sıradan halkın yu'su hikmet değildir. Yu'nun bu son türü, doğanın bir lütfudur. Oysa bilgenin ki, ruhun bir başarısıdır. İkisinin arasında çok büyük bir fark vardır. Ancak birçok örnekte, Taocular onları karıştır­ mış gibi göründüler. Bu noktayı, Chuang Tzu'nun felsefesini müzake­re ederken daha açık bir şekilde göreceğiz.
·
58 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.