Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Liberal basın görüşmelerin “yeni bir Avrupa ve yeni bir Türkiye" yaratacak uzun bir yolculuğun başlangıcı olarak gördü. Ama aynı zamanda, bazı Avrupa ülkelerinin sürekli olarak Türkiye'nin karşılamasını istedikleri talepler ortaya atarak Türkiye'nin yolunu tıkamaları nedeniyle milliyetçi bir tepki de ortaya çıktı. Bu nedenle muhalefet partileri, özellikle de CHP sosyal demokrat kimliğini korumak yerine milliyetçi ve muhafazakâr bir kimliğe bürünüyordu. AKP de partinin başörtüsünü üniversiteler gibi kamusal alanlarda serbest bırakma ve İmamHatip liselerinden mezun olanlar için daha fazla iş olanağı yaratma konularında hayal kırıklığına uğrayan radikal İslamcı kanadını ya katılaştıran kendi politikalarından etkilendi. Diğer yandan, Türkiye’deki laik güçler Erdoğan’ın parti yandaşlarını bürokrasi kademelerine doldurup devlette kadrolaşmaya giderek, toplumu İslamlaştırmaya dönük gizli bir gündemi olduğundan korkuyorlardı. Erdoğan’ın Aralık 2005’te alkol satışlarına kısmi bir yasak getirmesi de bu korkuyu pekiştirdi. Sezer’in dönemi 2007’de bittiğinde, mevcut meclisin Erdoğan’ı yeni Cumhurbaşkanı olarak seçeceğine ilişkin tartışmalar laik güçleri harekete geçirdi. Çıkış yolu olarak da AKP’yi böyle bir çoğunluktan yoksun bırakacak bir erken seçim yapmaktı. Erdoğan ise erken seçim düşüncesini değerlendirmeyi reddetti. Vatan gazetesi tarafından yapılan bir ankette (17 Ocak 2006) AKP’nin % 29,9’luk bir oy oranına ulaşacağı saptandı; bu oran da Cumhurbaşkanını seçmek için yetersizdi. CHP’nin % 14, DYP’nin % 13 ve MHP’nin % 11,5’lik bir oy oranı yakalayacağı tahmin ediliyordu. Haziran ayında Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit, iktidar partisine karşı sağ ile solu birleştirerek bir koalisyon oluşturmayı amaçlayan bir kampanya başlattı. Bu kampanya prensipte hoş karşılansa da, hiçbir parti lideri katılmayı kabul etmedi ve “küçük havuzda büyük balık” olarak kalmayı tercih etti. Bugün, Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, siyasal yaşam kutuplaşmış ve gergin bir hal almaktadır. Erdoğan partisinin gerilimi düşürecek bir aday göstereceğini açıkladı ama şimdiye kadar böyle bir taahhütte bulunmadı. Aynı zamanda hükümetinin reform programında bir gevşeme olmadığını söyledi, ancak partisi, sağın sürekli olarak yazarların görüşlerini özgürce söylemelerini taciz yoluyla engellemek için kullandığı 301. maddeyi değiştirmeyi başaramadı. Ağustos 2006’da gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırması yeni bir mecliste en az dört partinin yer alacağını ve hiçbir partinin bir koalisyondan kaçınmak için gerekli olacak % 40’lık orana ulaşamayacağını gösterdi. AKP’nin % 30 civarında oy toplayacağı ve bunun da AKP’yi, DYP gibi bir sağcı partiyle koalisyon kurmaya zorlayacağı tahmin ediliyor. Ancak Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse AKP’de, daha önce Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığına yükseldiği dönemde ANAP’ta, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olduğunda ise DYP’de görülen türden bir gerileme yaşanacağı düşünülüyor. Bununla birlikte, Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı seçilmesi de sivilasker ilişkileri açısından iyiye işaret değil. Büyükanıt çeşitli meselelerde daha sert bir tutum benimseyen bir şahin olarak tanınıyor; aynı zamanda katı bir laik ve özellikle köktendinci tehdidin bu kadar büyük olduğu bir dönemde ordunun gerici İslamcı hareketlerle mücadele etmesinin anayasal bir görev olduğuna inanıyor.
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.