Saddam Hüseyin rejimi, Britanyalılar tarafından kurulmuş politik sistemin son temsilcisiydi. Onun düşmesi, aynı zamanda mevcut Irak Devleti’nin de yıkılması anlamına geliyordu.
Aynı şey Suriye hükümeti için de geçerliydi. Ancak tek bir fark vardı ki o da bağlılık idi. Esad ailesi Nusayri topluluğundadır ve Suriye halkı, ordusu, istihbaratı vs koşulsuz bağlılık duyar. Çünkü ordunun başında kuzeni(Mahir Esad) istihbaratın başında da başka bir kuzeni vardır. Ancak Suriye Hafız Esad'dan sonra reform yeniliklerine gitti ve bunu fırsat bilip Esad'ın kolay lokma olduğunu düşünen batılı ve komşu ülkeler halkı galeyana getirip baskıları artırdı. Kısacası Saddam'ı yıkan bir zamanlar eziyet ettiği Şiiler'in ihaneti oldu. Suriye'de ise Sunni, Şii, Nusayri, Alevi, Ermeni, Hristiyan gibi birçok etnik kökenli insanlar buna engel oldu diyebiliriz. Elbette Rusya, Çin, İran faktörü de var. Ancak bunun önceliği halkın kesintisiz bağlılığı ve desteği idi. Yine de Irak jeopolitik, konum, etnik köken bakımından çok çok farklı bir durumdaydı.
Not: Saddam'ın en önemli hatalarından biri de Kürtler'in desteğini kaybetmesi oldu. Çok katı, acımasız bir liderdi ve oğlu (Uday) yüzünden de, ihanet eden generalleri yüzünden de kaybetti diyebiliriz. Kısaca velhassam gelen vurdu giden vurdu kalan da vurdu. Sadık olanlar ise kacip sonradan IŞİD'e zemin hazırladı... (Uzar gider)