Gönderi

Oysa Adem, ey güzel yolcu, sen öylemisin? Hatırla nasıl yaratıldığını. Bu toprak bedene neler katılıp karıldığını, suyuna mizacına neler karıştırıldığını. Hani ruhun, hamurunun yoğrulmasına tanık tutulmuştu. Bir yanın karanlık senin bir yanın ışık. Bir yanın melek kanadı bir yanın şeytan ıslığı. Bir yanın çamur beden, bir yanın kutsal ruh. Bir yanın iyiliğe açık bir yanın iyiliğe kapalı. Tek başına ne duru iyilik ne de saf kötülük sensin. Ne baştan ayağa cennetsin ne de tümüyle cehennemsin. Aynı anda birbirine zıt iki şeysin. İçinde iyilik ve kötülüğü besleyip büyütecek yeteneğe aynı anda rastlayacaksın. Hataya da sevaba da aynı derecede ehliyetli olacaksın. Bir yanın yükselmeye çekecek seni bir yanın düştükçe düş diyecek. Zirvelerle çukurlar arasında gidip geleceksin. Ama bu ikilik kabahatin değil senin mahiyetin. Üstünlüğün, zayıflığın olan bu şeyde. Tepeden tırnağa çamursun Adem ilk bakışta. Toprağın topraklığına batmış gibisin. Ama bu halinle kıymetlisin. İşte o zaman melek değil ama melekler gibisin. Ve ey Adem unutma, böyle bir tartıda melek gibi olmak melek olmakdan ağır çeker. Çünkü sen o iki şey arasında özgür irade-bilinçli seçimsin. İşte o zaman her halinle değil ama bu halinle, düşmenle değil yükselmenle, esfeli safilininle değil ahseni takviminle, yani insanı kamilinle bizden yücesin işte o anda secdeye değersin.
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.