Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ben deliyim… yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim… gecenin gözleri üzerimde. denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem… emrederim adım gibi, emir benim! yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. hey… hey sana diyorum! sabreden derviş! bir koç'um ben, bana da sabretmeyi öğretsene? ben deliyim, ama çok şey bilirim. renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana… sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum. kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim… ben deliyim… yağmurun yağması benim için romantik değildir, ben kurşun yağmurlarını bilirim. benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ay'ım hep mehtap halindedir, rüzgârlarım doğudan eser… kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum, mezem ise bir dilim umut… ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı… ben deliyim… benim mevsimim değişmez sadece bahardır, kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar. i̇nsanlardan yalnız çocukları severim, onları da büyüyünceye kadar.. ben deliyim… benim tanrım yoktur.. bir çift göze, bir güler yüze taparım… bazen en içten gülüşe aşık olurum, en güzel kahkahayı “i̇lah!” ilan ederim dokunuşunda bir kızıl elmanın, bazen kendim bile çözemem kendimi, bulmacaya benzerim.. kimi zaman soldan sağa bir nota, kimi zaman yukardan aşağıya eski mısır'da bir tanrıyım… bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim… aşık olduğum yüzlere sarkılar bestelerim, ozan olurum, aska aşığımdır, sevdiğimi göklerde yürütürüm de, kendimi cehennemin yedinci katında ağrılarım ben deliyim… kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim. telefon kulübeleriyle kavga ederim. asfaltın siyahında kaybolup, düşüncelere dalarım. çıkmaz sokaklarda kendimi ararım, bir de güzel hayaller kurarım… hayal kurmayı çok severim, biriyle hayal kurmayı daha bir severim ama, siyah bir deri koltukta öperim kadınımı, bir beyaz gömlekli psikoloğumu mesela, bazen vucudunda kaybederim kendimi, sonra hayallerimle beraber suya düşerim. bir düş'tü… suya düştü der, hayıflanırım.. ben deliyim… çayım sekiz şekerlidir, sigara üstüne sigara yakarım. sonra hatırıma gelir, sigara içmem ki ben? nargileyi pek severim ama, tophane'de, elmalı olsun! çekin oradan hemen! haydi oglum! biraz hizli, yetismem gereken bir vapurum var, 8:15 vapuru, parayı sevmem ama para için çalışırım. çalışırken annemi düşünürüm ağlarım.. alnımın teri gözyaşlarıma karışır… babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım… babamı özlerim… ananemin masallarıyla , annemin radyodan ezberlediği türk sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim.. dört yaşında aşık olduğumu, ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm.. sonra babamın başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım.. rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlayamadığım… ben deliyim… güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz, ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar görürüm. kimsenin düşmanı değilim kimseye dost olmadım.. ben yabancıyım bana.. söyleyemediğim düşüncelerim vardır.. her akşam ayrı bir meydanda atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı darağacına asar, ipini çekerim…. deniz gibi… bir özgürlük türküsüne kurban ederim kendimi, her gece bitmeden! deniz'im ben! devrimin bekçisiyim! ben deliyim.. ben buralara ait değilim. dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrili bir şehrim, on ikiden sonra volta attığım caddelerim kızıl sakallı bir dayım bir de kara saçlı yarim var benim.. koyu kahve gözleri var bir de, neyse ki konumuz bu değil… ben deliyim… çizilmiş sınırları reddetmişim. ben hakkaride düşen çığ, şırnak'ta kömür yatağıyım, eskişehir'de tabut hücre nevşehir'de pari bacalarıyım.. maraş'ta katliam marmaris'te orman yangınıyım. tunceli'de ozanların sazı erzurum yaylasında çoban kavalıyım diyarbakırlı yedi kardeş burcu akhisar'daki o zeytin ağacıyım, şekerini yediğin… almanya'da yıkılmış bir duvar amerika'da bağımsızlık heykeliyim fransa'da yıllanmış bir şarap i̇ngiltere'de özgürlük meydanıyım somali'de aç bir çocuk hollanda'da bir gram kokainim, irak'ta mülteci kampı i̇ran'da rejim muhalifi bir demokratım brezilya'da görkemli bir festival, kadınların dolgun kalçalarıyım, suriye ile lübnan arasında beka vadisiyim bir kürdüm ben teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren bir militanım sırtımdan vurulmuşum bedenim dört parça.. direniş koltuk değneğim.. alnımdaki üç renkli bayrağı göğsümün kafesinde özgürlük türküsü öten yaralı kuşla dalgalandırırım.. ölüm kurşun olup yağar üstüme, binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim. ben sıratın cambazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım.. ben deliyim. duygularım hep sansüre uğramış, bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım… i̇plerim inceldiği yerden koptu kopaca ve ufacık bir bakış boğazımı düğümlendiririr. kimi özlediğimi bilmeden hasretin en yoğun halini yaşarım. ahh içimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım. gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır, insanlarınki kankırmızılaşır. bakamam kimsenin yüzüne, sevgiye muhtaç bir yavruya dönerim kalbim titrer.. ben deliyim.. susturucu takılmış bir silah, saati durmuş bir bombayım.. haykırırım ama duyuramam sesimi… yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu… sonra yine hatırıma gelir, yahu ben sigara içmem ki!? dumanı şehrimin üstüne iner efkarım ağlamamaya yemin etmiş gözlerim, ben deliyim.. unutulmuş bir hatıra sonu dramla biten üç bölümlük bir komedi dizisiyim çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım. zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasından, başımı göğe kaldırırıp bakışlarımı çivileyip gökyüzüne seni seyrederim, sonra bir bidon gök kuşağı döküp üstüne yakarım seni külünle birlikte zamana savrulurum. ben deliyim… zülfüm her gece ihanetler rıhtımında ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer.. geceyi ikiye bölerim bir parçasına gece yarısı derim öbür parçasına yürek yarısı.. şafaktansa bir parça aydınlık koparıp ekmeğime sürer. üstüne demli bir kuş cıvıltısı içerim.. sonra hayatın adını yalan koyarım… ben yüreklerde ünlem, kafalarda soru işaretiyim. ben deliyim… bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım. bir uçtan bir uca kurumuşum. karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim… kar yağar üşür, güneş vurur kavrulurum. kimisi tükürür, kimisi öper; tükürene mezar, öpene lalezâr olurum.. ben nehirlerin yatağı, dağların mekanı, şeytanın babasıyım.. ben deliyim… mutluluğu uzaktan seyrederken, cebimde küçük umutlar biriktiririm, gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldığı saatlerde kendimi param parça olmuşluğun, tükenmişliğin koynunda bulurum. i̇şte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım, amma! kendimi içine atacak yer bulamam. anlamayana az gelirim, anlayana çok… ne yarınlar bir şey bekler benden, ne de ben bir şey beklerim yarınlardan…
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.