Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"İNÖNÜ KONUSU BİTMEZ!.."
- "... 1930 yılında mübadele meselesi olmuş, Türkiye’den 1 milyon insan gitmiş oradan 300-400 bin insan gelmiş ve bunların sorunları var. Yani bir şeylerin konuşulması lazım ama konuşulmuyor. Başbakan Venizelos ülkeye çağrıldı ve kral protokolüyle karşılandı. Türk-Yunan dostluk anlaşmaları imzalandı. 1930’lu yıllarda Türkiye Yunanistan’a taviz üstüne taviz verdi. Lozan’da verilen taviz, Batı Trakya’nın bırakılması ki yüzde 70’i Müslüman Türk’tür. Yüzde 70’i Türk olan bir yer bizim sınırlarımız içine değilse Misak-ı Milli ne oluyor o zaman? 1936 yılında Yunanistan, Bakanlar Kurulu kararıyla Ege’deki karasularını 3 milden 6 mile çıkarıyor. Bu 6 mil bizim kara sularımızın içine kadar giriyor, hatta geçiyor. Türkiye 1936 yılında buna tepki vermiyor çok ilginç. 1936’dan 1964 yılına kadar ses yok Türkiye’den. Ege ve Kıbrıs konusunda arka arkaya o kadar yanlış yapıldı ki Türkiye şu anda o yanlışlardan bir doğru çıkarmaya çalışıyor. Kolay bir mesele değil. 2. Dünya Savaşı başladı, bu tarihte 12 Ada İtalyanların elindeydi. Türkiye’ye teklifte bulundular İtalyanlar “bunları biz sizden almıştık, gelin İngilizler işgal edeceğine siz alın” dedi. Ankara’dan verilen cevap bizim “yabancı topraklarda gözümüz yok” oldu. Hitler baktı ki Ege’de üstünlüğü İngilizler ele geçirecek, bunun üzerine komandolarını gönderdi ve 12 Adayı onlar işgal etti. İtalya gidiyor, Almanya geliyor komşu değiştiriyoruz ama bizden çıt yok. Bu sefer ne oldu, Alman adaları oldu 2 yıl. 1945 senesinde de Hitler yenilmeye başlayınca bize teklifte bulundu. Bu sefer Almanlar “gelin biz gidiyoruz bunlar sizin. Siz İtalyanlara vermişsiniz onlar da yok gelin bunları İngilizler ve Yunanlar almadan siz alın size devredelim” diyor. Ankara’dan yine aynı cevap “bizim yabancı topraklarda gözümüz yok.” İnönü konusu bitmez, kapağı daha yeni açılıyor. Üzerinde düzgün bir çalışma yok. Şevket Süreyya’nın 3 ciltlik “İkinci Adam” adlı kitabı dışında doğru düzgün bir çalışma yok. İnönü dosyası epeyce kabarık olmakla birlikte, yeterince işlenmiş ve yoğrulmuş bir konu değil. Bu kadar yakın bir dönemde yaşamasına rağmen malzemeleri toparlayamıyoruz. Kitapta 1. Dünya Savaşı’nın sonunda ki Birüssebi yenilgisinden başlayarak, İstiklal Savaşı yıllarındaki başarısızlıkları, arkasından Lozan ve Lozan’daki tereddüt, beceriksizlikleri, başbakanlığı ve daha sonra cumhurbaşkanlığı döneminde yaşananlar, 1946 seçimleri, Boraltan Köprüsü faciası ve ondan öncesinde Nazilerin Sovyetlerden esir aldığı Türkiye’ye sığınmak isteyen Türk soydaşlarımızın içeri alınmaması ve Stalin’e teslim edilmesi olayından vefatına kadarki dönemi anlatmaya çalıştım..."(Ketebe Yayınlarından çıkan yeni kitabı "Bilinmeyen Yönleriyle İsmet İnönü Gerçeği") (Mustafa Armağan ile Mülakat-4 Şubat 2019)
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.