Yaşar Kemal'in bedduasıBir öykünün güzelliği onun içindeki samimiyeti hissettiğin kadardır.
Her şey bir gün gider. Dostluklar gider
Dün sürdüğün parfüm kokusu gider.
Ütülediğin o gömleğinin simetrisi gider.
O prıl pırıl yaptığın evin cemali gider.
Sınav için ezberlediğin o bilgiler gider.
Son aldığın cigaranın dumanı ciğerine gider.
Sevdiğin adam başkasına gider.
Dün elini öptüğün amca mezara gider.
El öpmenin adabı tarihin o gıpta edilen sayıfalarına gider.
Gençlerimizin ilgisi BTS a gider.
Iki nasihat hemen gücüne gider.
Bildirim gelince hoşuna gider.
Eleştirince zoruna gider.
Atara atar gidere gider.(saldım çayıra emojisi)
Alışınca her şey gider.
Kiminin 10 lirası bir kitaba gider.
Kiminin 30 lirası bir booka gider.
Kimisi öğrenciyim der burs almaya gider.
Kimisi öğrenci zaten hergün kafelere gider.
Fön çektiğin saçlarınin o havalı edası gider. Dün aldığın çikolatalar mideğe gider.
O en sevdiğin oyuncaklar da bir gün çöpe gider. Yaptığın iyiliklerin büyüsü gider
Verdiğin saygının namusu gider
Verdiğin sevginin iyisi gidier
O hergün aynaya baktığın güzelliğin gider
O hergün şikayet ettiğin şey gider
O çok sevdiğin kitapların gider
O sevilen insanlar gider, hani atları olanlar
O taptığınız paranız gider
Gider gider gider...
Çoğu gitti azı kaldı...
Size kitaptan bir kesit aktarıp bitireceğim incelemeyi.
"Ölecekler. Onlar ölürler de işte o zaman gör Istanbulun halini. Bir zelzele, bir zelzele, bir zelzele olacak, ayakta hiçbir ev kalmayacak. İstanbulun tüm evleri yerle bir olacak, otomobillerde paramparça, yüz bin parça."
Syf.24
"Yazık, dedi, ne yazık ki, ne yazık. İstanbula çok yazık, yıkılacak. Onlarda bu kadar kötü olmasınlar. İstanbul küçucük kuşlar yüzünden yıkılacak, van gibi olacak."
Syf.25
Peki neden?
Niye böylesine insanlar insanlığı unuttular?
"Azgın suratlı, bereli adamlar, gözleri velfecr okuyan, camiden Allahla yaman bir dövüşten çıkmışçasına, yüzlerinin olanca nurunu orada, içerde bırakmış çıkan insanlar, mümin mi bunlar, bu öfkeden bastıkları yeri çatlatanlar, bunlar mı mümin? Kuşlar da başlarını alıp gittiler çoktaan...
Şu Taksim alanında biribirlerini ezenler, o kadar insanın içinde hak tu, diye ortalığı tükürük savuranlar, sümkürenler, sümkürlerini ağaç gövdelerine sürenler, hasta yüzlüler, vıcık vıcık boyalılar, suratlarından düşen bin parça olanlar, düşman gözlüler, gülmeyenler, biribirlerini yiyeceklermiş gibi, biribirlerini gözlerini oyacak, kuyusunu kazacaklarmış gibi bakanlar, korkanlar, utananlar, bunlar mı, korkanlar, ben, ben, diyenler, bunlar mı? Kuşlar da gitti... Giden kuşlarla..."
Syf. 39
Söyle bana böyle insanlarla dolu olan bir yer nasıl iflah olur?
Belkide unutulan çok şey vardır. Bilmediğimize rağmen.
Esen kalın