Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmed-i Dâi
Susaduk sâkî sun câmı vir içsün puhteler hâmı Gidersün âr ile nâmı şerâb-i nâb-i engûrî (Saki susadık, kadehi sun, pişkinlere ham şarabı ver içsinler; üzümün saf şarabı utanç ve şöhret kaygısını gidersin.) Gazel formu gelenek itibarıyla güzellerden, saki ve şaraptan bahseden şiirlere konu olur. Burada şair işret meclisindeymişçesine bir tavırla sakiye hitap etmekte ve ondan kadeh sunmasını istemektedir. Beyitteki "puhte" [= pişmiş, olgunlaşmış, kemale ermiş kimse yahut nesne] ile "hâm" [= çiğ, henüz olgunlaşmamış, taze] kelimeleri tam bir tezat oluşturacak bir biçimde seçilmişlerdir. "Hâm" ile kastedilen taze şaraptır. Şarap yıllarca durdukça olgunlaşacağından edebiyatta henüz yeni üretilmişine "hâm" [= çiğ] adı verilir. "Âr" utanma, "nâm" ise şöhret demektir. Şarap içildikten bir müddet sonra kişiye neşe ve cesaret verir, utangaçlığı giderir, hakkımda ne derler kaygısını bertaraf eder. Bu yüzden meyhaneler serbestçe hareket eden, keyfine göre davranıp nara atanlarla doludur. Fakat şarap aynı zamanda edebiyatta ilâhî aşkın sembolü olduğundan; bu hâlin tesiri ile kendinden geçip sarhoşçasına coşan dervişlerin hâlleri de görünüş itibarıyla pek farklı olmayıp aynı tabirlere sufiyane edebiyat ürünlerinde de bolca rastlanır. Bu bakımdan beyit her meşrepte okuyucu kitleleri tarafından rahatlıkla okunup meşrebe göre yorumlanacak bir özelliktedir.
Sayfa 18 - YKY
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.