Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Hocam deizmle ilgili bir yazı yazar mısınız?" diyen takipçime bu konuda daha önce pek çok yazı yazdığımı söyledim. Ama madem ki istedi, ben de bu konuyla ilgili bir noktaya dikkat çekeyim: Eğer din diye bir şey yoksa o zaman insan ile hayvan arasındaki farkı nasıl izah edeceğiz? Bu soruyu okuyunca "meseleyi tam anlayamadım, ne alakası var?" gibi bir soru aklınızda belirebilir. Şöyle izah edeyim: Ateist ya da deist görüşü benimseyen kimseler açısından en büyük problem insan ile hayvan arasında bir fark bulunup bulunmadığını, şayet bir fark varsa bunun ne olduğunu net olarak izah edebilecek bir durumda olmamalarıdır. Nitekim evrim teorisini mutlak hakikat olarak benimseyenlere göre insanla hayvan arasında mahiyet değil derece farkı vardır. İnsan hayvanın bir derece ilerlemiş halidir. Ama öyle de olsa şu haliyle insan ile hayvan arasında bir fark olmadığını hiç kimse söyleyemez. İnançlı ya da inançsız, dinli ya da dinsiz hiç fark etmez “Bir insanı hayvandan ayıran noktalar nelerdir?” diye bir soru sorsak hemen hepimizin ilk anda söyleyeceği şey “akıl sahibi olmasıdır” olacaktır. İnsan, aklı sayesinde diğer varlıklardan farklı. İnsan konuşabiliyor, yazabiliyor, bildiklerini bu sayede başkalarına aktarabiliyor. Her bir nesil, bir önceki neslin bilgisini alıyor, üzerine ekliyor ve insanlığın hayatı günden güne gelişiyor. Elli yıl önceki hayatla şimdiki bir mi? Peki ya hayvanlar? Onlarda –bizim anladığımız anlamda- akıl yok. Okuma-yazma, düşünce üretme, medeniyet kurma yok. Bir at, on bin sene önce ne yaparsa şimdi de onu yapıyor. Bir arı, yüz bin sene önce ne yapıyorsa şimdi de onu yapıyor. İnsan, aklı sayesinde diğer varlıklardan farklı olduğu gibi bu aklı sayesinde dünya üzerinde hâkimiyet kuruyor. Kuş gibi uçamıyor ama kuştan çok hızlı uçan uçak ve füzeler yapıyor. Balık gibi denizde gidemiyor ama balıktan hızlı yüzen gemiler, denizaltılar yapıyor. Köstebek gibi toprağın altında gidemiyor ama köstebekten çok hızlı giden metrolar yapabiliyor. Hayvanda akıl olmadığı için onun açısından geçmişi veya geleceği düşünmek diye de bir şey söz konusu değil. Biraz önce yavrusu bir aslan tarafından parçalanmış olan bir geyik biraz sonra gayet normal bir şekilde hayatına devam ediyor. Ertesi gün olayı tamamen unutuyor. Yavrusu öldü diye bunun gamını çekmediği gibi ertesi gün kendisinin aslan tarafından parçalanma ihtimalini düşünerek mutsuzluk hissetmiyor. Peki ya insan öyle mi? İnsan geçmişi de geleceği de düşünüyor. Geçmişin hatıraları ve geleceğin hayalleri arasında gidip geliyor. Kimi zaman geçmişte yaşadıklarının sevinç ya da hüznünü hissediyor, kimi zaman gelecekte yaşayacaklarının heyecan ya da korkularını duyuyor. İnsanın aklı, fikri, düşüncesi olduğu gibi kalbi, ruhu, duygu dünyası da var. Bilimsel icat ve keşifler yaptığı gibi şiirler yazıp şarkı da söylüyor. Âşık oluyor, nefret ediyor, melankolik takılıyor. Meselenin bundan sonrasını deizm inancı açısından ele alalım: Eğer insana diğer canlılar karşısında bu farklılığı veren bir “tanrı” varsa (ki deistlere göre vardır) o zaman tanrının insanı diğer canlılardan ayrıcalıklı yapmasının bir anlamı olmalıdır. Niçin milyonlarca canlı türü akıl sahibi değil de bir tek insan akıllı? Canlılar arasında “inanma” ve “tapınma” özelliği yalnızca insanda var. Tarih boyunca tapınak inşa etmeyen, kutsal saydığı bir varlığa tapınmayan tek bir insan topluluğu yok. Demek ki insanda inanma duygusu var. Hayvanlarda ise inanma, tapınma diye bir duygu yok. (Her ne kadar biz Müslümanlara göre kâinattaki bütün varlıklar Allah’ı tesbih ve takdis ediyor olsa da bu fiiller insanın bilinçli ibadetinden farklı). Şimdi deizmin insan tasavvuruna bir bakalım: Deizme göre insanın diğer canlılardan hiçbir farkı yok. Nasıl ki bir inek, kuş, arı, karınca ölüp gidecek ve bir daha onun için dirilme, hesap, ceza, mükâfat söz konusu olmayacaksa insan da ölüp gidecek ve bir daha asla diriliş olmayacak. Hayat sadece bir kereliğine ve bu dünya hayatından ibaret olacak. İnsanı bu şekilde düşündüğümüzde onu hayvandan farklı kılan ne? Yaşamaksa ikisi de yaşıyor. Beslenmekse ikisi de besleniyor. Çiftleşmek ve üremekse ikisi de bunu yapıyor. Eğer insanı farklı kılan akıl sahibi olmasıysa bu aklın görevi ne? Sadece bu dünya hayatında hayvandan daha üstün yaşayabileceği şartları oluşturmak mı? Bir soru daha: Madem ki insan aklı yönüyle diğer canlılardan farklı. Tamam da niçin? Milyonlarca canlı türü akıl sahibi kılınmıyor da niçin insan akıl sahibi oluyor ve onun akıl sahibi olmasının ayrıcalığı ne? Hayvanlar akıl sahibi olmadığı için onlar arasında yaşanan olaylar hakkında “adalet”, “zulüm” gibi nitelemeler söz konusu olamaz. Mesela bir aslanın bir ceylanı yemesi “adaletsiz” olarak nitelenemez. İki öküzün birbiriyle kavga etmesi “zulüm” olarak değerlendirilemez. Oysa deistler de kabul eder ki insanlar arasındaki ilişkilerde bir takım değer yargıları vardır. “Bu yaptığın adalete sığmaz”, “bu hiç de vefalı bir davranış değil”, “tam bir haksızlığa maruz kaldım” gibi lafları deistler kullanmıyor mu? Hayvanlar ölüp gidiyor ve onlar arasında yaşananlar için bir hesap-kitap söz konusu olmuyor. Onlar “adalet duyguları zedelenmiş” bir halde ölmüyorlar. İnsanlara bir bakın: Dünya tarihinde haksızlığa maruz kalan, öldürülen, tecavüze uğrayan, malı-mülkü elinden alınan ve hakkını alamadan ölen milyonlarca, milyarlarca insan var. Herhalde herkesin gördüğü bu gerçeği deistler de inkâr etmez. Mesela iki büyük dünya savaşını düşünün. Savaşla hiçbir ilgisi olmayan milyonlarca masum çocuk, yaşlı, kadın ölmüş gitmiş. Eğer insanlar yaptıklarından dolayı hesaba çekilmeyecekse, dünyada Allah’ın varlığını kabul edip dürüst bir hayat yaşayan, kimsenin hakkını yemeyen, ahlaklı bir yaşam sürenler ile Allah’ın varlığını kabul etmeyip O’na başkaldıran, insanlara haksızlık yapan, verdiği tek bir emirle şehirleri yerle bir ettirip milyonlarca kişiyi öldüren zâlimler aynı kefeye konmuş olmayacak mı? İnsana akıl, fikir, düşünce, duygu dünyasını veren bir tanrı varsa bu tanrı, milyarlarca insanın gözü önünde adaletsizliğe göz yummuş olmuyor mu? Bu tanrı insana akıl vererek iyilik mi etti kötülük mü etti? Eğer insan da hayvan gibi akılsız, duygusuz olsaydı yaşadıklarının hüznünü çekmez, gelecek kaygısı duymazdı. Ama insan öyle mi? Bizim inandığımız Allah şöyle buyurur: “Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Câsiye, 21) “(Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mıyız hiç? Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?” (Kalem, 35-36) Rabbimiz bizleri yeryüzünün halifeleri kıldı, melekleri bize secde ettirdi, sırtımıza kulluk gibi ağır bir sorumluluk ve emanet yükledi. Aklımız, bu kâinatı yaratan Rabbimizin kâinatta yarattığı varlıkları ibret nazarıyla seyredip O’nun sanatını anlamak, O’nun elçisi aracılığıyla gönderdiği Kitabını anlamak için verildi. İnanma duygumuz, fıtratımızda var olan sığınma duygusu O’na sığınmak için verildi. İç dünyamızda var olan “adalet”, “merhamet”, “vefa” gibi değerler O’nun istediği şekilde eğitip kemâle ulaşmamız için bize bahşedildi. Eğer aklımızı, duyularımızı ve duygularımızı O’nun gösterdiği istikamette kullanmazsak o zaman diğer canlılardan bir farkımız kalmaz. Dahası onlardan da daha aşağı seviyede oluruz; çünkü onlar, sahip olmadıkları yetenekleri kullanamadıkları için sorumlu tutulamaz, kınanamazlar. Bizler ise sahip olduğumuz yetenekleri kullanamadığımız için sorumlu oluruz. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurur: “Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu [yaratılış amacına uygun davranmadıkları için] cehennemlik kılmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. (Araf, 179) Ey Rabbimiz, bizi hayvanlardan farklı kılan yönler üzerinde iyice düşünerek insanlığımızın farkına varmayı, senin razı olacağın şekilde sana kulluk etmeyi bizlere nasip eyle. Bizleri akıl ve duygularını kullanmayıp kendi üstünlüğünün farkına varamayan, kendilerini hayvanlardan daha aşağı bir duruma düşürenlerden eyleme! (Soner Duman/07.Safer.1441/06.Ekim.2019/Pazar)
··
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.