Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

294 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tomorrow, and tomorrow, and tomorrow, Creeps in this petty pace from day to day, To the last syllable of recorded time; And all our yesterdays have lighted fools The way to dusty death. Out, out, brief candle! Life's but a walking shadow, a poor player, That struts and frets his hour upon the stage, And then is heard no more. It is a tale Told by an idiot, full of *sound and fury* Signifying nothing. Kitap adını Macbeth'te geçen bu monologdan alır. Roman Compson ailesinin dağılışını dört bölümde ve kronolojik olmayan farklı tarihlerde anlatır. YKY basımında Faulkner'ın notları vardır ve bu notlar hikayenin yüzde yüz hayal ürünü olmadığını düşündürtür. Halbuki Faulkner romanın aslında ana karakteri sayılabilecek Caddy'nin daha önce yazmış olduğu bir hikayesindeki karakter olduğunu ve orada yola çıktığını söylemiştir. Öbür yandan ise kitabın belli bir zirve noktası da yoktur. Gerçek hayatta olmadığı gibi. İlk bölüm Benjamin'in karmaşık zihninin bir ürünüdür, bu yüzden okuyucular için oldukça zordur anlaması. Bu bölümde yarım bırakılır kitap genelde çünkü yetmiş küsur sayfa boyunca olayları kafanızda bütün haline getiremezsiniz. Bir kitap okumaya başlarken kafamızda bir harita oluşturduğumuzu, Faulkner'ın ise bu tekniği ile kırdığını duymuştum, bu yüzden olsa gerek kimilerine göre anlaşılması en zor kitap olması. İkinci kısım ilkine nispeten daha anlaşılırdır ve herkesin etkilendiği cümlelerle başlar: "Pencerenin gölgesi perdelerin üstüne vurduğu zaman yedi ile sekiz arası idi, sonra zaman içinde yeniden buldum kendimi, saati işitince. büyübabamındı ve babam bana verdiği zaman, quentin, sana bütün umutların ve özlemlerin mezarını veriyorum demişti; o daha çok insan yaşantılarının saçmalığına varman için acıta acıta kullanılmaya elverişlidir, böylece senin kişisel ihtiyaçlarını babanın ve onun da babasının ihtiyaçlarını karşıladığından daha çok karşılayamayacaktır. Bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum. Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır demişti. Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir." Üçüncü kısım Jason'ın ağzından anlatılır. Dördüncü kısım ise hakim bakış açısı ile yazılmış gibi görünse de olayları ihtiyar siyahi hizmetçi Dilsey'in ardından takip ederiz. Böylece parçalar birbirine oturur. Bir yerde şöyle bir okumuştum; herkes sessiz kaldığında ses çıkaran, ağlayan böğüren zihinsel problemli kardeş Benjamin'in sesidir "ses" ve "öfke" ise en sonunda bütün sorumluluklar ona kalmış olmasına rağmen hiçbir zaman değer görmemiş Jason'ın herkese ve her şeye duyduğu öfkedir. Ama Faulkner şöyle der: "Romanın ismi ses ve öfkeydi. Bu sözcükler bilinçaltından geldi. Ben bunları hiç tereddüt etmeden ve Shakespeare'in alıntısının benim öykümün kin ve çılgınlığa uyup uymadığını düşünmeden kullandım. Macbeth'inde şöyle geçer: 'Hayat, bir budalanın anlattığı hiçbir şey belirtmeyen gürültü ve öfke dolu bir öyküdür.' Roman kısa bir öyküden kaynaklanmaktadır. Bu kısa öykünün herhangi bir özel konusu yoktur. Ölen anneannelerinin gömülmesi sırasında evden başka bir yere gönderilen birkaç çocuğu anlatmaktadır. Onlar ne olduğunu anlamayacak kadar küçüktürler. Bu romanda körü körüne olan egoistçe günahsızlık ile ilgili düşüncelerin nerelere ulaşabileceğini görmek istedim." -insanokur Not: 2014 yapımı filmini izledim. James Franco Faulkner'ın diğer kitabı olan Döşeğimde Ölürken'i de filme çekmiş. Bana kalırsa ikisi de iyi bir iş olmuş, kitabına orijinaline büyük ölçüde sadık kalınmış, başarılı buldum.
Ses ve Öfke
Ses ve ÖfkeWilliam Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 20202,395 okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.