Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir Gece ve Bir Deli
Dön dünya. Güneşin ışığını öldür. Bırak üzerimizi örtsün karanlık. Gece, kör et yalnızlığımı ve Akif, uyan! Deş düşüncelerimi. Yık ki inşa edebilesin beni. Korkulan ne kadar kelam varsa çarp yüzüme. Sönmek için belki de yanmalı iyice. Zira ben bu cehennemde aklımı kullanacak kadar cesur biri değilim. *** ‘‘Orada mısın Akif? Konuş benimle!’’ ‘‘Buradayım. Hiç gitmedim ki. Var olduğun sürece var olacağım. Susuyorum sadece. Uzaklaşan tek şey sesim.’’ ‘‘Evet ama o benim için her şey. Neyse boş ver. Ne anlatacaksın bugün? Nereye gidiyoruz, bir fikrin var mı?’’ ‘‘Gezmek istemiyorum bugün. Hem ezberlediğimiz sokakları fethetmek saçma. Bugün izleyelim Fika. Mesela…bak etrafına ve bana ne gördüğünü anlat.’’ ‘‘İnsanlar koşuyor. Çoğu etraflarına dahi bakmıyor. Manzaraları kaçırıyorlar. Sence nereye gidiyorlar böyle Akif? Aceleleri var gibi.’’ ‘‘Hızlarına kanma. Bir yere gittikleri yok. Nereden geldiğini unutan ve neden burada olduğunu bilmeyen bir canlı ne kadar uzağa gidebilir ki?.. Kaldırımları doldurup kalabalığa karışıyorlar sadece. Aceleleri, unutmak için. Tanrıyı, evreni, ölümü, kafalarının içindeki dikenli soruları…’’ ‘‘Haklısın. Unutmuşa da benziyorlar. Çünkü yanından geçtiğim gözler çaresizce ve bilgiye aç bir şekilde bakmıyor etrafına. Oysa bakmalılar. Sanki daha çok, bir şeylerin vuku bulmasını bekliyor gibiler. Bir mucize… Ya da kazanılan bir hak varmış ve bu onlardan esirgeniyormuş gibi bir halleri var. Görebiliyorum: kazıklandıklarını düşünüyorlar. Belki de doğarak…’’ ‘‘Hayır Fika, tam olarak değil. Onlar mağduru oynamayı seviyorlar, hepsi bu. Çünkü her zaman mevcudiyetlerinin daha iyisini hak ettiklerine inanıyorlar. Bak şuna.’’ ‘‘Vitrin camına yapışan kısa, şişman kadına mı?’’ ‘‘Ne düşünüyor sence?’’ ‘‘Kendini olduğundan daha güzel gösterecek bir şeyler satın almayı mı? Tüm derdi bu değil mi?’’ ‘‘Bakan çoğu göz gibi sen de göremiyorsun Fika. Vitrinin camından yansıyan gözlere iyi bak.’’ ‘‘Bakıyorum ve gördüğüm tek şey sonsuz bir açlık.’’ ‘‘Bilgi ve yaşanılanların ışığıyla -tecrübeyle- değerlenemeyen ruhlar, bedenlerine; yani gözlerin gördüklerine özen gösterirler, onları yüceltecek her şeyi arzularlar. İşte o kadın da onlardan biri. Çünkü izlemekte olduğun gözlerin anlattıkları, fiziki ihtiyacın ötesindeki bir durumu fısıldıyor bizlere. Sakın onu aşağıladığımı düşünme. O ve onun gibilere ihtiyacımız var. Denge için… Lakin artık bilgi ucuz, estetiğe ise gün ve gün zam geliyor. Gözlere olan güven arttıkça manevi unsurlar eriyor.’’ ‘‘Evet ama sana söylemiştim. Kendini güzelleştirmekten başka derdi yok demiştim.’’ ‘‘Hayır!.. İnsanlar parayı neden ister Fika? Asgari yaşam düzeyi ve mümkünse refahlarını arttırmak için tabi ki. Yani para bir aracıdır. Peki ya o kadının arzuladığı ayakkabı? Sence tek amacı ona sahip olmak ya da güzel görünmek mi? Hayır. O kendini olduğundan daha güzel değil, olduğundan daha değerli kılmaya çalışıyor. Toplumun değer ölçütlerini düşünürsek, arada çok büyük bir fark olduğunu görebilirsin.’’ ‘‘Daha değerli hissetmek için mi? Ama bu çok saçma. Parlak bir çanta ya da yeni bir ayakkabıyla mı?’’ ‘‘Neden olmasın? Mantıklı olmasına gerek yok ki. İşe yarıyor oluşu yeterli bir sebep değil mi? Anlamalısın Fika, bu hayatta nasıl değerli olunacağı konusunda çok fazla fikir ve görüş var.’’ ‘‘Fakat bir gerçek olmalı.’’ ‘‘Var elbet. Bildiğimiz ve unutmaktan zevk aldığımız bir gerçek var.’’ … Kaynak: raskolnikovsendromu.tumblr.com/post/1864163904...
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.