Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"ALLAH SINANMAZ..."
- "... Gaiptir, Allah’ın kendisi gaiptir, melekler gaiptir. Ama seni göreyim ki melekler gayb olmasına rağmen -inanan insan için söylüyoruz bunu- melekler varmış gibi hayatını tanzim edebilesin, hiç olmazsa sağ omzunda bir melek sol omzunda bir melek yapıp ettiklerini kayda geçiriyor, bu bilinçle hareket ediyor musun, etmiyor musun? Etmiyor isen senin için de onun varlığı yokluğu fark etmiyor demek. Ama melekler kendi varlıkları itibariyle gaiptir. Peygamber, peygamberin kendisi onun gövde olarak gördüğünde dokunuyorsun, onunla musafaha ediyorsun. Zaten diyor ki ben de sizin gibi bir insanım, ben de sizin gibi bir beşerim. Baktığında onu hazır zannediyor ama peygamberliğin kendisi de gayb. Kendimizi mevcut inanç sistemimizden yalıtalım ve düşünelim bir adam kalkıp ben peygamberim diye ortaya çıksın. Peki, neye göre inanacağız veya reddedeceğiz, meçhul. İnanırsın veya inanmazsın. Yani peygamberliğin kendisi gayb. Asr-ı saadet’e döndüğümüzde bir adam çıkıyor, bu sizin taptıklarınız puttur, bunlar taştır, bunların hiçbir faydası yoktur, diyor. Etme eyleme arkadaş, faydası yoktur diyorsun ama bizim geçim kaynağımız bu. Burada 360 tane put var, bu putların salikleri var. Bunların her biri Arabistan’ın dört bir tarafından geliyorlar, ticaret yapıyoruz, para kazanıyoruz, onları memnun ediyoruz, onlar tekrar geliyor. Bu değirmen, bu çark böyle dönüyor. Nasıl bunlara faydasız dersin? Yok, faydasız diyor. Öyleyse diyorlar, bir sene biz senin taptığına tapalım, bir sene de sen bizim taptığımıza tap. Hangisi faydalıysa onun üzerinde karar kılalım. Efendimiz (s.a.v) de diyor ki: Alan da kaçan mı? Çünkü onun taptığı putların dünyevi menfaati görünüyor, insanlar Kâbeyi ziyarete geliyor, putları ziyarete geliyor, oraya para bırakıyorlar. Orada bir hayat çarkı dönüyor, ötekinin teklif ettiği Allah’ta görünürde herhangi bir dünyevi menfaat yok. Hac henüz farz kılınmamış, bir sene ona tapacaklar ve burada tabiî çok ince çıkarımlar var. Allah sınanmaz. Yani bir bakıma Allah’ı sınayalım anlamına geliyor Kureyş’in teklifi. Nitekim aynı şey diğer peygamberler için de geçerli, mesela Hz. İsa (a.s) için de teklif ediliyor. Şeytan çıkıp geliyor diyor ki; “Ey İsa madem bu kadar itimat ediyorsun, madem Allah da seni bu kadar seviyor, kendini şu uçurumdan at, eğer dediğin doğruysa Allah seni yarı yolda tutar, yahut kucaklar seni aşağıya yavaşça indirir, kurtulursun. Yok, öyle bir Allah yoksa sen de kurtulursun, biz de senden kurtuluruz.” Hz. İsa’nın (a.s) cevabı muhteşem: “Tanrı sınanmaz.” Yani ben buradan kendimi aşağıya atayım da o da beni kurtarır, demek ki varmış diyelim. Hayır, o onun takdiri ben onu bilemem. O beni kurtarır mı, kurtarmaz mı? Ben onun yerine geçip de onun yerine bir mükellefiyet altına giremem. O onun takdirinde olan bir şey. Hâlbuki sen bana diyorsun ki onun takdirini üstlen. Hayır, Allah’ı sınayamam, Allah sınanmaz. İşte Peygamberlerin ve Efendimizin de (s.a.v) zımnen söylediği şey Allah sınanmaz, bir elime ayı bir elime güneşi verseniz, bir başka şekilde söylenmiş, davamdan vazgeçmem dediği şey bu. Peygamberin kendisinin de gayb olduğunu söylüyoruz. Birisi kalkıp söylüyor ben peygamberim, bunu bana Allah vahyetti. Göster bakalım şu vahyi bir görelim. O da ayetleri, kendisine gelen ayetleri gösteriyor. Diyorlar: “Kardeşim sen akıllı bir adamsın, biz zaten biliyoruz. Sen böyle cümleleri söyleyebilirsin. Buradan oraya yol gitmez. Her ne kadar bu güzel cümleler bizim şimdiki şiir tarzımıza benzemiyor, ikinci yeni bir şiir bu, ama bu beni ikna etmiyor.” Etmez, çünkü ona gaybın argümanlarını sunamazsın, gaybın argümanları da gayb’da kalır. Hazırın argümanları gaibin varlığını reddetmeye de yetmez, cerh etmeye de yetmez, ıspata da..." (Rasim Özdenören’le Düşünce ve Eylem üzerine, Kalem Dergisi)
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.