Ben de sizler gibiydim Zeynep Hanım.. Genç bir liseli kızken etrafımda bir çok erkek arkadaşım vardı, hepsi anime izleyip manga okuyan.. Ve benim her zaman "Hala büyüyememiş çocuklarsınız" deyip de küçümsediğim kişilerdi. Çizgi filmlerin çocuklar için olduğuna inanırdım ve benim hiç çocuk olmadığıma (Biraz duygu katmak için azıcık abartma güzel oldu sanki).. Aradan yıllar geçti sonra. İyi bir üniversitede hazırlık okumaya başladım, hayatım tamamen değişmişti. Derken bir gün okulumun sosyal online bir platformunda bir kişinin profil resmi ilgimi çekti. Canlı renkler, çizimin kalitesi, çizilen adamın ifadesi, duruşu, ayın parlaklığı, gecenin tadı... Her şey o kadar gerçekti ki.. Dakikalarca resme kitlenip izlemiştim. Kendimi kaybetmiştim içinde, ve sonra kendimi bulmuştum kaybettiğim yerde... Resmi masa üstüme koymuştum uzun uzun izledim sonra kahvemi yudumlarken.
Ve sonra bir gün dayanamadım, merakım ağır bastı ve resmi hayatıma, hayatımı resme sokan insana mesaj attım. "Bu resim nedir?" Aldığım cevabı hiç beklemiyordum "İzlediğim bir animenin çizimlerinden.. Naruto"
Naruto? Anime? Çizgi film? Öğrencilerinin boş zamanlarında Ar-Ge yaptığını ya da eylemler düzenlediğine inandığım bir okulun öğrencisi boş zamanlarında çizgi film mi izliyordu? Hayır hayır, kötü bir şakaydı bu, hani okula yeni başlayanlara yapılan tatsız eşek şakaları olur ya.. Onlardan biri olmalıydı.
Sonra bana ilginç bir teklif ile geldi. Dilersem ilk bir kaç bölümü izlemem için bana verebilirmiş. Sonra istersem devam edermişim... Gülmüştüm. Ben ve çizgi film izlemeyi "dilemek"? Çok fena yanılıyordu. Teşekkür edip zahmet etmesine gerek olmadığını, izlemeyeceğimi söylemiştim.
Bir kaç gün sonra bambaşka bir mesajla karşılaştım. "İlk bölümleri bir CD'de bölüm kantinize bıraktım. Oradan alabilirsiniz" Bu sefer konu ilgimi çekmeye başlamıştı. Bir insan neden hiç tanımadığı birine böyle bir şey yapar ki? Anlam verememiştim. Ertesi sabah bölüm kantinimde, her zamanki gibi beyaz peynirli domatesli kepekli tostumu ve çayımı alırken "Sezai abi, bana bir CD bırakan olmuş muydu?" diye sormuştum. O da bana beyaz zarf içindeki CD'yi uzatmıştı.
"Odama koşarak döndüm ve hemen bilgisayarımı açıp izlemeye başladım" diyemem. Çantama attım ve unuttum. Sonra çantamı değiştirirken masama bıraktım ve unuttum. Sonra masamı toplarken dolabıma koydum ve unuttum...
Aradan aylar geçti, final dönemi olmalıydı ki, dolabımdan ders kitabımı almak için dolabımın kapağını açmıştım ki CD düştü yere.. Final dönemlerini hatırlayanlar bilir, dersten kaçmak için her yol geçerlidir. 1 bölüm izlemeye karar verdim ve CD'yi taktım. Aman tanrım! Oradan oraya koşup duran, yaramaz bir velet ve saçmalıklar! CD'yi çıkartıp ders çalışmaya başladım.
Ve yine uzun süre elim gitmedi CD'ye. Sınavlarım bitmiş ve memleketime, ailemin yanına dönmüştüm. Bütün gün evdeydim ve can sıkıntım ölçülemez seviyedeydi. Ne yapsam diye düşünürken Naruto'ya tekrar şans vermeye karar verdim. İlk bölüm, felaketti. İKinci bölüm, umut vaat etmişti. Üçüncü bölüm, ilginç olabilir diye düşündürmüştü. Dördüncü bölüm bittiğinde ise artık Naruto'cu olmuştum.
Naruto beni bu dünyaya sokan animedir, yıllarca takip ettim, mangasını baştan sona 2 defa okudum. Üstüne Bleach, One Piece, Death Note, Hellsing, FMA ve daha buraya sığdıramayacağım bir sürü anime izleyip manga okudum. Hatta o kadar "animede yaşadım" ki, bir gün japonca konuşmaları, altyazıya bakmadan anladığımı farkettim, ve japonca kursuna başladım. (2 yılda çok iyi seviyede öğrendim de). Naruto ile karşılıklı ramen de yedim, ichigo ile çilekli süt de içtim. Ve şu anda geriye baktığımda, o adını hatırlamadığım, yüzünü hiç görmediğim insanı her daim saygı ve sevgiyle anıyorum.
Mustafa Tamer, bu güzelliği tatmanızı istiyor, size böyle bir kapı açacak kadar size değer veren bir insanın olması gerçekten çok güzel. Bence bir denemeye değer.. Sİzce de öyle değil mi?