Ruhumuzdaki yalnızlık ızdırabını hiçbir behçet duygusu kapatamıyor. Hiçbir beşer galip gelemiyor. Bedenimiz bizi nereye götürürse götürsün, gözümüz neyi görürse görsün, kalp gözü bu ızdırabın içinde daima karanlık bakıyor. Ağlaması bundan, susması, sükut etmesi bundan.
İliklerimize kadar işleyen bu hâl, sevdadan da, sevgiden de mahrum bırakıyor gönlümüzü.
Unutuyor insan bu hisleri zamanla. Etrafımızda olup bitenlere algımız kapanıyor. Kötüye dair ne varsa dahi taahhüd etmiyor, endişelenmiyor, kanamıyor yara, ağlayamıyor.
Bu bir çeşit hâl-i intizardır, acıyla hemhal olmaktır...
Hayattır.