Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

450 syf.
9/10 puan verdi
Hangi düşüncelerle kitabı okumaya başladığımı müsadenizle kısaca ifade etmek istiyorum. "İnsan bilmediğine yabancıdır ve bilmediğinden korkar." Hepimizin bildiği bu cümledeki bilinmezliğin öznesi insan olunca ve insanların olumsuz etki potansiyelini düşününce, insana olan korku da belli bir derecede kimlik kazanıyor. Aynı şekilde insanın olumlu istidatlarının inkişafı ölçüsünde nuraniyet kazandığını bilmek, Hakk'ın ve halkın nazarında sevilen ruh ve gönül insanı olabileceğini bilmesi de ayrı bir ümit ve esenlik kaynağıdır. Sosyal bir varlık olarak insan, kendisine ve çevresine bilinçli ya da bilinçsiz zarar verebilme potansiyeli en yüksek canlıdır. Ancak insan kendi yapısal ve ruhsal yaratılış ve özelliklerinin farkındalığı ölçüsünde kendisine ve çevresine gelebilecek zararlara karşı tedbirli olabilir, varsa olumsuz davranışları anlamlandırabilir ve buna bağlı olarakta empati kurabilme yeteneğini geliştirebilirdi ki başkalarına da aynı ölçüde yardımcı olabilisin. Mehmet Akif'in dediği gibi " Kendisi muhtâc-ı geda, kime himmed ede" durumuna düşmesin. Kitaba dair.. Yazar hakkında daha önceden hiçbir bilgim yoktu. Kitabını da tavsiye üzerine alıp okumaya başladım. Kitabın başlarında bilinçdışı dediğimiz şeyin keşfedilmesi ve tarihçesi üzerinde; Ortalarında "Nefs-Can İlişkisi" , "İslami Değişik Bilinç Halleri" ve "Yeni Çağ Manevi Arayışları" konuları üzerinde; Ve sonlarında da "Benötesi Psikoloji ve Psikoterapi" konuları üzerinde durulmuştur. Yazar insanın içinde bulunduğu bilinçaltı ve ruhsal durumunu çok katlı bir gökdelenin katları arasında olduğumuzu somut bir örnek şeklinde sunmaktadır. Bu gökdelenin en alt katının insanın en karanlık yanlarından oluştuğu ve üst katların da nuru temsil ettiğini anlaşılır bir dille izah etmektedir. Bazen insanın içerisinde bulunduğu depresif hallerin ve bunalmışlıkların nedeninin alt katlara hapsolmuşluk olduğundan kaynaklandığını ifade etmektedir. Çoğu insanın alt katlardan kurtulup bir üst kata geçememesinin nedeni olarakta, neyi aradığını ve nasıl bir çıkış yolu izleyeceğini bilmemesi yada bildiğinin doğru olduğunu düşünmesidir. Bu arayışlarında da kısır bir döngüde olduğunu farketmemesidir. Bir çoğumuzun bildiği Nasrettin Hocanın samanlıkta kaybolan iğnesini pazar yerinde, burası daha aydınlık diye araması kıssasında olduğu gibi, doğru şeyleri yanlış yerde arama eğiliminin insanda varolduğu ve ağır bastığıdır. Yani meyhaneler, disko, barlar vb. yerlerde ya da bağımlılık yapan bir takım maddelerde aradığı rahatlamanın olmayacağı, bulduğunu zannettiği rahatlığın sabah uyanınca şiddetli bir başağrısıyla beraber yalan olduğu gerçeğiyle yüzleşecektir. Bu yükselme evresininde insanda bulunan bir takım letaiflerden ve derecelerden, maneviyat büyüklerimizin tanımlamalarıyla birlikte aynı zamanda şematize ederek idraklarımıza sunmaktadır. Bu sunumlarda Kur'an ve Hadisten alıntılar yaparak konuyu daha anlaşılır bir şekilde taçlandırmaktadır. Konu insan ve bilinçaltı halleri ve yükselmesi olunca Hz. Mevlânâ'da eserin baş kahramanlarından birisi oluyor haliyle.. Hz. Mevlânâ ki gönül insanı, sevgi ırmağı, ilahi aşkı yaşayan ve bizlerede damlalarını mesnevisiyle bırakan nadide Ruh. Mustafa Merter'de, Hz. Mevlânâ'yı bir terapist olarak okumuş ve anlamaya çalışmış, eserinde de oldukça yerinde yansımalarını bırakmıştır. Burada şöyle bir kanaatimi de belirtmek isterim ki; Eğer Hz. Mevlânânın Mesnevi Şerifini okumak istiyorsak öncelikle bakış açımızı genişletmesi adına bu eseri okumanın faydalı olacağıdır. Anlatımlarımın yetersizliğiyle eseri daha fazla dar bir kalıba sokmadan burada bitireyim. İnşaAllah benim için faydalı oldu sizler için de öyle olacağını ümit ediyorum. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Saygı ve esenlikle hoş okumalar...
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007915 okunma
··
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.