Gönderi

"Hak nedir? deyince bugün kuvvettir, diye korkunç bir cevap karşısında bulunuyoruz. Kuvvet hak olduktan sonra kuvvetli de maddi ve manevi hiçbir mahkemenin aracılığına lüzum görmez, meseleyi silâhıyle fasleder. Her milletin mahkemeleri bugün yüksek sesle vicdan, kanun ve hakkı insaniyete karşı bağırmaya cesaret edebilselerdi çoktan batıl susar adalet yerini bulurdu. Milletlerin vicdanlarında kanla, ateşle tasfive yapılmak isteniyor. En çok yakan millet mi, yahut yanan mı en saf sayılacak? Milletlerin siyasi kuvvet ve rolleri bulutların teşekkülüne benzer. Hiçbir anları için istikrar kabil değildir. Bugün mağlûp bir millete uygulanan haksızlık, yarın yok olması gerçekleşecek başka bir kavme de aynen yapılacaktır. Çünkü bu âlemde zevalden kurtulmuş bir yaratık yoktur. İş insanlığı, aralarında yaralananı yaralayan hayvan sürülerinden ayıracak, medeni kanunlar yapmakla yükseltmektedir. Hep bunları yalnız felsefe kitaplarında okuyoruz. Kuvvetlinin insanlığı anlamasında adalet olmazsa bu mübarek kelimenin şerefine ne zaman ve ne vasıta ile ereceğiz. Anladık ki hak kuvvettir. Peki, amenna fakat kuvvet sabit bir şey değildir. Hükümdarlara taç ve taht dağıtan büyük Napolyon, Vaterlo muharebesine kadar haklıydı. Almanya imparatoru düşüşüne kadar ilahlara yakın bir devdi. Düştü, karınca oldu. Bu âlemde her şey izafidir. Ne kemkümler talihin lütfuyle mühim adamlar sırasına giriyorlar. Siyaset ufkunda ebedi bir parlaklıkta kalacak bir yıldızın vücudunu hiçbir akıl, ilim ve fen kabul edemez. En büyük milletleri düşüren şey toptan tüfekten ziyade işledikleri hatalar, yaptıkları haksızlıklardır."
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.