Rabbimiz 15. ayette “Ve eğer ki o ikisi [ana-baba] bilmediğin bir şeyi bana ortak koşman üzerinde seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Ve dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelen kimselerin yolunu tut” buyurarak ana-babaya, öğretmene hangi şartlarda itaat edilmesi lazım geldiğini bildirmektedir.
“Esbab-ı Nüzul” kayıtlarında (Vahıdi; Esbabü’n-Nüzul, s.198) her iki ayetin de Sa’d b. Ebi Vakkas ve annesi hakkında indiği zikredilmiştir. Merhum İzzet Derveze söz konusu olay hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Sa’d, Kureyş gençlerinden iman edenlerle birlikte gençliğinde iman eder. Annesi onu İslam’dan döndürmek için uğraşmaya başlar. Onu açlık grevi yapmakla tehdid eder. Bu durum onda piskolojik bir krize dönüşmeye başlar. Allah bu iki ayeti indirerek anne babaya itaati ve onlara ihsanı, O’na şirk koşmama ve ihlâslı olma sınırları içerisinde farz olduğunu emreder. Her iki ayetin içeriği ve siyakın münasebeti, rivayeti doğrulamaktadır. Ya da her ikisinin içeriği hatırlatma ve açıklama yoluyla, müşriklerden bir anne ya da baba ile mü’min çocuğu arasında geçen çekişmeye örnek bir tutum olarak işaret eder. Bu tutum Ankebut Suresi’nde şu ayetle tekrarlanmaktadır. “Biz insana, ana babasına iyilik etmeyi tavsiye ettik. Eğer onlar seni, [gerçekliği] hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyi hana ortak koşman için zorlarlarsa [hu hususta] onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. O zaman size yaptıklarınızı haber veririm“ (Ankebut/8). Bu ayet bizi, problemin sadece Sa’d’ın hiddeti ile şahsından üreyen bir problem olmadığını, birçok şahsın aynı probleme maruz kaldığını söylemeye götürmektedir. Siyer rivayetleri bunu açıklığa kavuşturmaktadır. Bu rivayetler, babalarının küfür ve şirk üzere kalmalarına rağmen Muhammedî risalete inanan birçok Kureyşli genci zikretmektedir. Bu kimseler babalarının işkence ve baskılarına maruz kaldılar. Bunun sonucu olarak Habeşistan’a hicret ettiler. Bunlara Halid b. Said b. As ve hanımı Emine bintu Halef, onun kardeşi ve hanımı Fatma bintu Safvan, Esved b. Nevfcl b. Huveylid, Amir b. Ebi Vakkas, Matlab b. Avl ve hamını Remle bintu Ebi Avf, Ubeydullah b. Cahş ve hanımı Remle bintu Ebi Süfyan, Osman b. Rebia, Muamer b. Abdullah, Malik b. Rabia, İbn Kays b. Abduşems ve hanımı Amrah, Yezid b. Zumah b. Esved ve diğer bazı isimler -Allah onlardan razı olsun- örnek olarak verilebilir.
Sa’d hakkında şu rivayet edilir: “Annesi oğluna dininden dönmesi için ısrarını artırınca ona şöyle der: ’Yemek yemeyeceğim, ta ki helâk oluncaya kadar... İnsanlar da seni kınasın’.
O da annesine şöyle karşılık verir. ’Ey Anacığım, Allah’a yemin ederim ki, yüz canım olsa ve bunlar teker teker bedenimden çıksa, ben dinimi terk etmeyeceğim.’ Bu konu ile ilgili nebevi siret sayfalarında güzel tablolar vardır.
İman eden gençler ilk anda kendilerini zor durumda buldular. Çünkü İsra ve En’am surelerindeki ayetler, anne ve babalarına kesin iyilik ve ihsanda bulunmalarını emretmekteydi. Bu zor durumlarını Allah Rasulü’ne açıkladılar. Kur’an’ın hikmeti gereği, bu ayetler zorluğu kaldırmak için indirilmiştir.
“Anaya babaya iyi davranmak” konusu daha evvel İsra Suresinin tahlilinde de ele alınmıştı. Önemine binaen konunun oradan tekrar okunmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.