Ruhun Labirentleri, Kemal Sayar’ın o bilge kaleminden sosyolojik yapıların genelde toplum ruhunun,özelde ise insan ruhunun ne denli etkilediğini inceleniyor.
Doğulu toplumların bağlılıkla özdeşleşen insan ilişkilerinde önemli olan grubun veya toplumun sıhhati iken Batılı toplumlarda ise, bireyciliğin önemine, tek başına ayakta kalmanın hayatiliğine, rekabete verilen değere değiniliyor.
Aşkın bedensel bir çekime döndüğü andan itibaren karşılıklı bir kendini beğendirme hazzına ve bu hazzın kaybolmaması için ilişkiye devam etmeye muhtaç kalma hissine dönüşmesi tespitleri çok düşündürmekte.
Frantz Fanon u okumak ayrıca değerliydi. Irkçılık hastalığına yakalanmış hekimlerce tedavi(!) edilmeye çalışılan değer verilmeyen insanların haklarına tecavüze karşı tek başına duran, insan ve hekim kimliğiyle bir Frantz Fanon...
Ve intihar özelinde toplumların, dinlerin, mezheplerin,kadınların,erkeklerin davranışlarına, dini ya da seküler çevrelerce intihar temayülünün farkına ya da ortak noktalarına değinilmektedir. Durkheim’in görüşlerine yer verilerek intiharın kategorileri, etki alanları hatta salgın boyutuna varan tehlikesi incelenerek kitapta aynı doğrultuda çözümler de verilmekte.