Dilber Kafkasya'dan küçük yaşta getirilip köle olarak satılan Dilber. Her gördüğü çocukla oynamak isteyip "oynamak senin ne haddine pis halayık" denilip dışlanan Dilber. Çirkin ördek yavrusundan kuğuya dönüşen Dilber. Gerçek adı nedir bilinmiyor Dilber'in ama ilk satıldığı ev ona bu ismi koyuyor. Asilikleri ile evden eve satılıyor köle olarak. Paris'te eğitim görmüş ressam Celal beyin konağına kadar sevgi nedir bilmiyor. Sevgiyi de konağın küçük oğlu Celal bey de buluyor. Batı özentisi içerisinde bulunan aile Dilber ve Celal'in aşkını öğrenince başka bir yere satıyorlar onu. Celal aşkından akıl hastahenesine Dilber'de güzelliğinden Afrika da bir saraya satılıyor. Aşıklar kavuşuyor mu söylemeyeceğim. Film tadında bir kitap olduğunu belirtmem gerek. Uzun cümleler sizi bazen yorsa da aşkın güzelliği ve saflığı ile o uzun cümleler sizi bir süre sonra sıkmamaya başlıyor. Sami Paşazade Sezai Osmanlı sosyal yaşayışındaki kölelik,cariyelik konusunu alan bu ilk kitabını 1889 da kaleme alıyor. Kitabı okumak isterseniz Ren yayınlarını önermiyorum bir kaç baskı hatası vardı. "Ağlamak,uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvet kalıntılarının bir feryadıdır."

SergüzeştSamipaşazade Sezai · Maviçatı Yayınları · 201846,2bin okunma

·

6 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Taner Şen