Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
KEŞFİNDEN HABERSİZ BİR KÂŞİFLE İLGİLİ İNCELEME
“Kristof Kolomb’un Amerkayı Keşfi” tabiri ve hikâyesini ta ilkokul sıralarından beri duyarız. Duyarız da bu duyduklarımız ve bize öğretilenlerle Kolmb’un seyir defterinden öğrendiklerimiz pek de bir biriyle örtüşmüyor. Zira Kolomb’un yeni bir kıtanın keşfi diye bir kaygısı, çabası olmadığı gibi, onun böyle bir kıtadan haberi bile yok. Zira o hep batı istikametinde giderek Marco Polo’nun anılarında anlattığı Hindistan’a denizden ulaşmanın, dolayısıyla da Hindistan’ın zenginliğini yağmalamanın peşinde. Kolmb Hindistan’a ulaştığından o kadar emin, Amerika diye bir kıtanın varlığından o kadar habersiz ki, 1492’deki ilk seferinden öldüğü 1506 yılına kadar bu yeni kıtaya toplam dört sefer yapmasına rağmen ulaştığı yerin yeni bir kıta olduğundan hiş şüphelenmez. İlk seferi ile son seferi arasındaki 14 yıl boyunca da Amerika yerlilerinden ısrarla “Hintliler” diye bahseder. Oysa Marco Polo Hintliler ve Çinlilerin çıplak olduklarından söz etmemiştir. Zira Marco Polo’dan bin yıl önce de Doğu insanı dokumacılığı, hayvancılığı, tarımı biliyorlardı. Amerika yerlileri ise henüz avcı toplayıcı, bunların hiç birini bilmiyorlar ve çıplaklar. Galiba bütün Haçlılar, bütün fetihçiler, cihatçılar gibi Kolomb’un da aklı fikri de hep parada, pulda, yağmada, talanda, Tanrı ve insanları kandırmakta olduğu için, bu açık seçik delilleri hiç fark edememiş olmalı diye düşünüyorum. Aynı bu günkü Amerikalılar gibi Kolomb’un da “Hintliler” dediği bu insanların, henüz toplayıcılıktan, tarım ve hayvancılığa geçmemiş, aç, açık, çıplak olmaları umurlarında bile değil. Onun bütün planı ayağında donu dahi olmayan bu insanları nasıl kandırabilir de, başta altın olmak üzere ellerinden her şeylerini nasıl alır, onları nasıl Hristiyan ve köle yapabilirimin hesabını yapıyor. Dikkatimi çeken bir başka konu ise, Kolomb ve ekibinin aşırı dindarlığı: Gemide günde birkaç defa toplu dualar yapıyorlar. Aynı bizim dindarların her sokağa, her köye, her bina ve yeşil alana hemen devasa camiler, minareler dikmeleri, hoparlörler asmaları gibi onlar da ulaşabildikleri her yere büyük boyutlu haçlar, kiliseler dikiyorlar. Tanrı ile tanrının oğlu İsa’yı dillerinden düşürmüyorlar. Fakat ne tesadüftür ki, her tanrı ve İsa’nın adını anışları, her duadan sonra Tanrı ile “Rab” dedikleri İsa’dan, onları dağlar kadar çok altına kavuşturmasını dilemeyi de ihmal etmiyorlar. Kolomb ve ekibinin çok dindar, dindar oldukları kadar da ahlaksız olmaları, Avrupalının dindar olduğu dönemdeki vahşiliği ve ahlaksızlığı ile şu bizim İslam âleminin halini düşününce “acaba dindarlık ahlaksızlığı perdelemek için bir vasıta mı? Diye düşünmeden edemedim. Çokça tekrar olsa da keyifle ve çabucak okunabilen, sürükleyici bir kitap. Okuyarak kalın.
Seyir Defterleri
Seyir DefterleriKristof Kolomb · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015350 okunma
··
457 görüntüleme
OĞUZHAN AKÇAKOCA okurunun profil resmi
Yorumun tamamı bu, ama Kitap'sızlar'da kesmişsin abi. 😊
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Facebook'ta kısacık yazıların bile okunmadıgını bilmiyor değilsin herhalde.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.