Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Nietzsche Ağladığında
İleride tekrar okuyacağıma emin olduğum, beni derinden etkileyen bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Fakat hemen söyleyeyim biraz SPOILER olabilir :) Nietzsche Ağladığında; düşünce, felsefe ve psikoloji üzerine kurulmuş harika bir roman. Karakterler çoğumuzun tanıdığı insanlardan oluşmuş; psikanalizin öncülerinden Doktor Breuer, Friedrich Nietzsche ve Sigmund Freued. Tabii böyle güçlü isimlerin yanında, çokça tanınmayan ama oldukça güçlü ve güzel kadınlar var; Lou Salome, Mathilde ve Bertha. -Spoiler- Konumuz ise çok derin. Derin duygular, derin tutkular, saplantılar ve yaşamlar.. Salome çok güzel bir kadın, güzelliği ile karşısındaki insana neleri yaptırabileceğinin de farkında. Nietzsche ile olan arkadaşlığının-ilişkisinin sonucunda ve ümitsizliğinden dolayı Nietzsche'nin intihar edeceğini düşünerek ona yardım etmesi için Doktor Breuer ile görüşüyor. Doktor; daha önce böyle bir hastası olmadığını, ümitsizliğe karşı tıbbi yardımda bulunamayacağını şu satırlar ile anlatıyor: 'Ümitsizliklere ilaç, ruhlara doktor yoktur.' Fakat Salome gibi güzel ve inatçı bir kızın isteğine 'hayır' diyemiyor. Görüşmeyi kabul ediyor ve sürecimiz de böylelikle başlıyor. Nietzsche, eski arkadaşının doktor ile görüşme yaptığından habersiz, başkalarının önerisi ile Breuer'in yanına gidiyor. Fakat tek amacı, fiziksel rahatsızlıklarına derman bulmak. Breuer, Nietzsche'yi hiç tanımıyormuş gibi, intihar etmeyi planlayan biri olduğunu bilmezmiş gibi, önce fiziksel kontrol yapıyor, konu ruhsal problemlere geldiğinde; düzenli olarak konuşmayı ve hastalığına neyin sebep olduğunu bu şekilde bulma isteğini bir türlü kabul ettiremiyor. Nietzsche birkaç gün sonra geri dönmeden önce kliniğe uğrayınca, Breuer bu sefer farklı bir yöntem deniyor. Hasta kendisiymiş gibi, ondan yardım istiyor! Ama bu da sadece ona güven verip, onu konuşturması için tabii.. Ve, o hayran kalarak okuduğum mükemmel 'terapiler' bu şekilde başlamış oluyor.. Başlarda yalnızca hasta rolü oynayan Breuer, bir süre sonra aslında gerçekten yardım isteyen biri oluyor ve Nietzsche'nin sorunlarını umursamamaya başlıyor. Nietzche ona yardım ederken, aslında o da kendine sonuç arıyor. Yalanla başlayan bu hasta-doktor ilişkisi, güzel ve sorunları çözülmüş bir dostlukla bitiyor. Konumuz bu şekilde. Benim bahsettiğim o 'terapiler' gerçekten çok güzeldi. Yeri geldi ağladım, yeri geldi notlar tuttum, yeri geldi kendimi buldum satırlar arasında. Ama bir şeyden eminim ki; kendime çok şey kattım bu kitabı okumakla. Keşke daha önce okusaymışım demedim asla. Çünkü daha erken okusaydım, şu anda hissettiklerimi hissedemezdim. 'Amor Fati' yani; 'yazgını seç, yazgını sev' kavramını öğrendim. Gerçek bir dostun özlemini tattım. Keşke, Nietzsche gibi bir arkadaşım olsaydı dedim. Bu kitabın bir kurgu olduğunu bir türlü kabullenemedim. O kadar güzeldi ki, gerçek olmasını diledim. Ama aslında Nietzsche ve Breuer hiç tanışmamışlar. Psikoterapi onların görüşmelerinin bir sonucu değilmiş.. Bunlar beni üzdü, ama güzel olan diğer her şeyi düşününce bunları görmezden gelebiliyorum. Yıllar sonra açıp okuduğumda, cevaplar bulabilmek amacıyla kendime sorular bıraktım kitabın içine. İşte bu kadar çok sevdim Nietzsche Ağladığında'yı. Okumayan, okumayı düşünüp vakit ayıramayan, diğer kitapların bitmesini bekleyen herkese rahatlıkla söyleyebilirim ki; bırakın her şeyi, bu kitabı okuyun. Sağlıcakla kalın :)
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352bin okunma
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.