Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
44 günde okudu
Gerçekten aşk böyle bir şey mi? Aşkın hep nahif bir duygu olduğunu düşünürdüm. Fakat bu kitaptan sonra aşkın içinde ne denli bir saplantı ve ne derin bir nefret barındırabileceğini gördüm. Aşk, iyi ya da kötü pek çok duygunun aynı ruhta aynı anda var olabilmesine sebep olabiliyordu anlaşılan. Karakterlerin her birinin içinde bir kötülük var. Yazarın en sevdiğim yönü hiçbir karakterini sevmemiz için zorlamıyor oluşuydu. Fakat ilginçtir ki siz onların tüm bu kötülüklerine rağmen, seviyorsunuz. Zaten kitabın karakterlerinin kendileri arasında da aynı ikilik mevcut. Birbirlerinden nefret edip asla kopamıyor oluşları buna örnektir. Heathcliff’ten nefret ettim ben mesela. Bütün kitap boyunca da nefret edeceğimi sandım fakat öyle olmadı. Ona hem acıdım hem sevdim hem kızdım. Özleminden sevdiğinin mezarını kazıp onu bir kez daha görmek istemesi düpedüz manyaklık biliyorum ama bende koca bir acıma hissi oluşturdu. Kitapla alakalı biraz daha yazmaya devam edersem spoiler vereceğim diye korkuyorum. Demem o ki, hayatınız boyunca unutamayacağınız ve hep aklınızın bir köşesinde taşıyacağınız karakterler tanımak istiyorsanız, elinizden düşüremeyeceğiniz bir klasik okumak istiyorsanız mutlaka ama mutlaka bu kitabı okumalısınız. Emily Bronte, keşke daha çok yaşasaydın !
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142,5bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.