........
yani her gece kokladığımız sesler
ve iğva gölü ve dımdım kalesi
çü nkü eskilerin merhametini anlatır doğu’da akşam.
meleklerden mahrum uzak mezra geceleri
yılanların, buğdayın ve suyun başıyla söylenir
ayışığında yürüyen asilerin hikâyesi.
doğu’nun son oğulları ve kahreden kelimeler
tespih tespih geçerler zamandan.
uzak tepelerden duyulan silah sesleri.
çü nkü hepsi başka bir bakmanın yetimi.
öylece başlar zehir emenlerin
kitaplara ümmî rivayeti.
çünkü efkâr ve fakir
aynı köktendir doğu’nun akşamında.
aşiret dövmesi nakışlanmış yüzüyle kadınlar
dilini hep kendi içinde deneyen
birer dilsiz olurlar önceleri.
serçeler suya iner gibi geçtikçe kış
bir koyun sağımında birbirine değdiğinde gözleri
hepsi başka bir erkeğin ateşi
hepsi belki bir gün bir dengbêj gecesi.
mutlak soracaktır dengbêj: ne yapmalı şimdi?
uğrun uğrun ölecekler besbelli
çünkü hep kehribar kalır doğu’da akşam.
içimizde ve dışımızdaki kin gözcüleri
bir sayıklama gibi bilirler
ölüm kimi zaman bir aşk töresi.
bizden uzak olsun, diyecektir dengbêj
âh bize yakın olsun.
hep ölüm söylemeden önce
ne yapmalı şimdi?
aşk mı gitmeli buradan
yoksa yeniden rivayet mi söylemeli?
.....
Kemal VAROL