Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsanın duyduğu ana gereksinim olan başkasıyla kaynaşıp kendi yalnızlığının hapishanesinden kurtulma isteği insana özgü bir başka istekle ‘ insanın sırrını ‘ çözmekle iç içedir. Yaşam, salt biyolojik yanıyla bir mucize, bir giz olmayı sürdürürken, insan, insanca yanıyla, kendisi ve diğer insanlar için çözümsüz bir sır olarak kalmaktadır. Kendimizi tanıyoruz, harcadığımız tüm çabalara karşın kendimizi tanımıyoruz. Yoldaşımızı tanıyoruz, ama gene de tanımıyoruz onu, çünkü biz bir eşya değiliz, arkadaşımız bir eşya değil. Kendimizin ya da bir başkasının varlığının derinliğine ne kadar inersek, bilginin amacı bizden o kadar uzaklaşıyor. Ama insan ruhunun gizliliğine girme, ‘ o ‘ olan en diplerdeki öze ulaşma isteğinden kendimizi alamıyoruz. Sırrı çözmenin tek bir yolu, umutsuz bir yolu vardır: o da, bir başkasının üzerinde tam bir egemenlik kurmak, ona istediğimizi yaptıracak, istediğimiz duyguları hissettirip, istediğimizi istetecek güce erişmektir. Bu ise, onu bir nesne, bizim nesnemiz, bizim malımız haline getirir. Bu en son dereceye varan öğrenme çabası, insana acı çektirmenin arzulandığı ve çektirme yetisinin kazanıldığı sadistliğin aşırı evrelerinde belirir. Karşıdaki kişi tartaklanır, çektiği acının sırrını ortaya koyması için baskı yapılır. Kendimizin ya da bir başkasının sırrını çözmek için duyduğumuz bu şiddetli isteğin altında derin be keskin bir zulmetme ve yoketme dürtüsü yatmaktadır. Bu sav, Isaae Babel tarafından son derece net ortaya konmuştur. Rus iç savaşında, efendisini tekmeleyerek öldüren bir subay arkadaşının sözlerini şöyle aktarmaktadır. ‘Vurarak -şöyle anlatayım- kurşuna dizerek sadece kurtulmuş olursun o adamdan...Vurarak, onun ruhuna hiçbir zaman erişemez, nerede olduğunu, kendini nasıl belli ettiğini asla anlayamazsın. Kendime hakim olamamış, düşmanı kaç kez, bir saati aşkın tekmelemişimdir. Görüyorsun, benim tek istediğim, yaşamın gerçekten ne olduğunu bilmek, ona erişmek.'' Bu yolla bilgi edinmeye çocuklarda sık sık rastlarız.Çocuk herhangi bir şeyi ya da hayvanı bir köşeye çeker, tanıyabilmek için onu kırar, sırrını zorla çözebilmek için kelebeğin kanatlarını zalimce koparır. Zulmün kendisi daha derinlerden gelen bir dürtüye bağlıdır: eşyaların ve yaşamın sırrını çözebilmek. Sırrı öğrenebilmenin bir diğer yolu sevgidir. Sevgi bir başka insanın etkin bir şekilde içine girmektir. Böylece öğrenme isteğimiz, bir olmayla yatıştırılır. İç içe geçip kaynaşma ediminde ben seni bilirim, kendimi de bilirim, herkesi bilirim-ve hiçbir şeyi ''bilmem'': Düşünerek ulaştığımız herhangi bir bilgiyle değil, insanların yaşayanlar hakkında bilgi edinebilecekleri tek yolla-bir olma deneyimiyle- bilebilirim.Sadizm, sırrı öğrenme isteğiyle hareket eder, ama sonunda baştaki kadar cahil kalırım.Diğer canlıyı lime lime parçalarım, yaptığım tek şey onu yok etmektir. Sevmek öğretmenin tek yoludur, bir olma edimi sırasında sorularımı yanıtlar. Sevme, kendimi verme bir başka insanın içine girme ediminde kendimi bulur; kendimi,ikimizi, insanı keşfederim. Kendimizi ve arkadaşımızı tanıma isteği, Delfi tapınağındaki yazıtla dile getirilmiştir: ''Kendini bil''. Tüm ruhbilimin kaynağıdır bu söz.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.