Bir sorumluluktur sanat eserine bakmak. İyi bir sanat eseri, zihinsel bir savaş alanıdır. Kimi zaman dilimiz tutulur konuşamayız, kimi zaman gözlerimizi kapatırız eserin eğretilemeleri kazınır beynimizin kıvrımlarına. Hindistan’da tapınaklarda mağaralarda yer alan heykellere kabartmalara gravürlere bakan bir hindu onları kalbi ile anlar çünkü bütün göndermelerin yeri onların kalbindedir. Biz bakarken kalbimizde böyle bir şey olmadığı için kafamızla anlamaya çalışırız. Yaptığımız okumalarla heykeli, kabartmayı, gravürü, ikonayı ancak kafamızla anlayabiliriz. Fakat esrime yaşayamayız. Zihinsel şekillenmemizde dış etmenlerin belirleyiciliği yadsınamaz. Dış uyaranları dengeleyip farkındalık oluşturmadıktan sonra hep mutsuz olacağız. Mutsuzluk saçacağız çevremize. Mutluluk da kendi içinde sorgulanabilir elbette. Mutlu ya da mutsuz olmak için bir çok neden bulabiliriz. Mutluluk ve mutsuzluk tanımları kültürel bağlamlar ve ideoloji ile ilintilidir çoğunlukla...