Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

172 syf.
9/10 puan verdi
Kireç Ocağı
Çağdaş Avrupa edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Thomas Bernhard, ülkesine öyle kin ve nefret besliyormuş ki, ölümünden 2 gün önce notere gitmiş ve eserlerinin, ölümünden sonra Avusturya'da basılması hususunda noter onaylı süresiz yasak getirmiş. Yaşadığı süre boyunca kendisine verilen hiçbir ödülü kabul etmeyen Bernhard, kendisine gelen röportaj tekliflerini bile reddetmiş, üstelik öyle kibar bir reddedişle de değil, olabildiğince kabaca... Kireç Ocağı bir nevi yazılmamış, yazılamamış bir eserin öyküsü bence "Kireç ocağı" metaforu baz alınarak, postmodern bir teknikle kaleme alınmış olan bu eserde,otobiyografik ögelere de rastlıyoruz, yazarın çalkantılı iç dünyası, kendi ve çevresiyle olan hesaplaşmaları okuyucuya aktarılıyor. Kireç ocağı olarak konumlandırılmış olan mekan, özünde korkuların, endişelerin ve şüphelerin mekanı... Kahramanımız Konrad, 20 seneden fazla bir süredir işitme hakkında sanatsal bir inceleme yapmak ve bunu kağıda dökerek, hayata geçirmek isteyen, babadan zengin,bol öfkeli, bol takıntılı ve bol sabıkalı bir araştırmacıdır. Ancak ne yaparsa yapsın, bir türlü düşüncelerini toparlayıp, arzularını gerçekleştirecek kuvveti ve yeteneği kendinde bulamaz. Bir zaman sonra,hasta ve ileride sakat olacağı kesin olan bir kadın ile sırf yapmaya çalıştığı araştırmalara ses etmeyeceğini ve deneylerinde kullanabileceğini düşündüğü için evlenir Konrad. Akrabaları, çevresi ve sosyal hayat ile olan tüm bağlarını koparmak isteyen Konrad, inceleme projesini gerçekleştirmek üzere, artık kullanılmayan bir kireç ocağını satın alır. İlk iş olarak, bu kireç ocağının ilk katında bulunan ve kendisine tahsis ettiği odaya bir piyano yerleştirir. Burada aslolan bir sanat aşkı değil, yıllar boyunca yıpranan sinirlerini yatıştırmaktır. Hemen ardından, sayısı hep meçhul kalan kurşunlarla karısını öldürür. (Bu olay kitabın hem ilk sayfasında hem de arka kapak yazısında yer aldığı için asla spoil olarak değerlendirmeyiniz.) Bayan Konrad da en az eşi kadar tuhaf, eşi kadar takıntılı bir karakter çiziyor eserde. Aynı şarkıyı başa sarıp sarıp dinlemek, aynı eldiveni söküp söküp geri örmek ve Novalis'in Ofterdingen'ini döne döne okumak gibi takıntıları mevcut. Konrad 'ın ise deli gibi bir Pyotr Alekseyeviç Kropotkin hayranlığı var ki kendisi Komünist Anarşizminin kurucusu. Eserin anlatıcısı 3.şahıs da, karı kocanın bu ilginç ilişkisini şu sözlerle ifade ediyor : "Karısının sakatlığı kaçıkça, kendisinin kaçıklığı ise sakatçaymış." İlk sayfalarda biraz yoran, zihin yıpratan, sonraları ise uslubuna alışılan bu delilik romanını okumak, biraz sabır biraz da dikkat gerektiriyor. Her ne kadar uzun uzun cümleler ve sıklıkla tekrarlanan sözcükler eser içerisinde fazlaca yer alsa da asla okuyucu sıkmayan bir akışa sahip. Ayrıca "Kireç Ocağı" eli kalem tutan herkesin yazar olmaya yeltendiği dünya coğrafyasında, bu gibi hadsizlere haddini bildirmek için çok çok doğru bir hamle!!
Kireç Ocağı
Kireç OcağıThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 2021308 okunma
··
253 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.