Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
“Bir sanatçı, hayranı olduğu bir yazara sevgisini ancak bu denli güzel sunabilir... Sunay Akın” Kitabın ön sözünde böyle yazıyor. Melissa Mey... Bu kadında insanı çeken bir şeyler var; sanat kokuyor. Ama durun biraz, bundan önce size iki şehirden bahsetmek istiyorum. İki kadim şehirden. İstanbul ve Floransa. İstanbul nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış, bağrında her ırktan ve her dinden milyonlarca insanı barındırmış ve barındırmaya devam eden yedi tepeli kadim şehir. Sadece fotoğraflarıyla bile sizi büyüleyebilecek güzellikte, muhteviyatında barındırdığı gizemler ile Avrupa’yı sanat ve edebiyatla tanıştıran, Rönesans’ı doğuran mahallenin kutsal bakiresi Floransa. İşte sarı saçlarıyla geceye sizden haberler bırakan Mey, bu iki şehir arasında süre giden bir hayat yaşıyor. “Kocaman yalnızlarmışız.” Bu sözlerin ardında ne yatıyor Mey? Küçük Prens’i okumayan bilemez değil mi? Ve Küçük Prens’i okumayan hiçbir zaman çocuk kalamaz değil mi? Floransa’da sanatsal bir heykelin önünde oturup, kahveni yudumlarken meydandan geçen insanları izleyerek Sarabande dinlemek gibi bir kadın. Sanat, en çok kadına yakışıyor. Kadının o mukaddes şekli, başlı başına bir Rönesans havası veriyor. Küçük Prens Tenimde... Ha evet, bu kitap bir proje. Çok güzel bir proje. Küçük Prens okuyanlar bilirler, onun bir çocuk kitabı olmadığını. Bu kitapta bu sevgilerini bir adım ileriye götürerek, hayatları boyunca Küçük Prenslerini yanlarında taşımak isteyen insanların hikayelerini okuyoruz. Her biri kendi Küçük Prensini bulmuş ve onu bir daha kaybetmemecesine tenine dövdürmüş. Mesela biri diyor ki, “İnsan ne zaman ebeveynlerini kaybeder, işte o zaman çocukluğuna veda eder.” Bu dünyada sonu mutlu biten ne var ki! Bazen telefonum çaldığında arayan eğer ailemden birileriyse, kötü bir haber mi diye düşünmeden edemediğim son 5 yılım yok. Önce bir duruyorsunuz, bir süre telefona öylece bakıyorsunuz, açıp açmamakta kararsız kalınmış mikroskobik bir zaman parçası. Sonra dokunmatiğin yeşile kaydırılışı ve karşı taraftan gelen sesin mahiyetinin analizi. Sonra derin bir iç huzur. Bugünü de atlattığımızın yüze vuran ifadesi. “İnanç, en iyisini aramakla başlar. Eğer hazırsak en iyisini aramaya, o zaman inancımız tahmin edilemez boyutta artar.” Sadece biraz sevilmek istiyoruz değil mi? Sevgiye ihtiyacımız var. Dizlerine yatıp, başımızı okşayan birine ve sadece dinleyen birine. Huzuru hissettiren birine. Bu kimi zaman bir inanç, kimi zaman bir kitap, kimi zaman bir sanat... Bunların hepsinin toplandığı biri varsa peki? Var mı ki böyle biri Mey? “Küçük Prens yabanıl bir kuş sürüsünden yararlanarak gezegeninden kaçmıştı ama silueti artık tenimdeydi.” Küçük Prens’le böylesine derin bir bağ kurmak, onu ölesiye kadar teninde taşımak ve geldik gidiyoruzu onunşa yaşamak; Atilla keşke geriye dönebilsek ve bugünü yeniden yaşadığımızda keşke o zamanlar hocalarımızın sözünü dinleseydik demesek. “Bir varlığı önemli kılan, onun için harcadığınız zamandır.” Ah Başak ah, ne kadar haklısın. Onun için harcayamadığım o kadar çok zamanım var ki, telafisi olmayan bir tek şey zamandır. Bundan sonra ne isterseniz içine sığdırın. Sevgili Buket, çocukken sevdiğimiz birçok şarkı bugün nasıl da derin anlamları olan birer şiir gibi geliyor değil mi! Ama öyle işte, birçoğumuz çocukken verilen öğütleri, ergenliğimizin dik başlılığı ile nasıl da terslerdik. Ve bugün......işte bugündeyiz Buket. Hey Yunus Günçe, gerekmedikçe büyümüyoruz mu? Gerekmedikçe... Ben burayı biliyorum galiba. Tek bir şey büyümeyi gerekli kılar; acılar. Hazal Kaya; ne zaman bir karar versen yanında birini bulduysan eğer -ki o Küçük Prens- ne kadar şanslısın. En azından kararlarını yönlendirecek bir prensin varmış. Neyse, o kadar çok Küçük Prensle geldik yaşıyoruzcu var ki hangi birini anlatayım. Hepsi ile tanışmak için yapmanız gereken bu kitabı satın almak. Sonra isterseniz onlarla tanışın, isterseniz kitaptaki onlarla konuşun. Ve bu arada Sanat deyince aklımıza hep erkeklerin gelmesi ama bizim ülkemizde insanların aklındaki bu önyargıyı kıran bazı kadınların olması... Melissa Mey, Aspasya ve Kültür Mantarı. Üçü de birbirinden güzel, birbirinden zeki ve... Olacak iş mi şimdi bu; telefon çalıyor, şubeden arıyorlar; gündüz gene uygulama vardı tutanakları soruyorlar sonra devam ederiz.
Küçük Prens Tenimde
Küçük Prens TenimdeMelissa Mey · İnkılap Kitabevi · 201611 okunma
··1 alıntı·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.