Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Rahmetli Osman Nuri Koçtürk acıklı halimizi 1960'larda şöyle tasvir ediyor: "Kıyafetini satın alırken mağaza mağaza dolaşan -sözde- açıkgözler, bir çuval kö­mürü -gıda niyetiyle- satın aldıklarının farkına bile varmazlar. Satın alacağı elbi­se -veya günümüzde cep telefonu- için yüzlerce liralık fazla ödemeyi göze alanlar, satın alacağı sütün yüzde yüz süt olması konusunda aynı titizliği göstermezler. Bir daire satın almak için bankadan kredi alan kişi, taksitlerini ödemek için tasarrufa mutfaktan başlar. Oysa bu kimselerin misafir odalarında şatafatlı kol­tuklar ile pahalı avizeler her zaman vardır. Büfesinde hiç ihtiyacı olmayan gü­müş takımlar ışıldar, evin kadını her gün için farklı kıyafet almaya devam eder. Kesilecekse boğazdan kesilir. Sağlığımız için hiç ilgisi olmayan gereksiz ayrıntılar içinse harcamalara hep devam edilir. Mutfaktan kesilen her kuruş, daha sonra ilaç parası olarak ve binlerce kez fazlasıyla ödenecek, külfete girilerek mutlu bir hayat sürmek için satın alınan daire bir hasta insanlar barınağı olacaktır. Elbise almak için alışveriş merkezlerine giden ev hanımı tayyörünün beline oturması için beş defa terziye gitmekten sakınmadığı halde, çocuğunun ve koca­sını yiyeceğini apartman kapıcısına satın aldırır. Et bile, kasap ve kapıcının gön­lüne göre girer eve. Sebze zehirli olsa da buna üzülmez. Şatafatlı sofralarda nefis köreltilir ve aç oturulan sofralardan aç kalkılır. Okulda öğretmen İspanya'nın belli başlı şehirlerini çocuklara ezberletmek için elinden geleni yaparken bir ömür yiyeceği gıdalar konusunda tek kelime bile söz etmez. Bugün besinler hakkındaki bilgimiz, Merih ve Utarit yıldızları hakkındaki bilgimiz kadardır. Oysaki biz be­ sinlerimizdeki maddelerden müteşekkil bir varlığız. İnsan ne yerse odur."
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.