O adamlar ki evlerinin duvarları dışında olup biten her şeye kapılarını kapatir, kendi kilimlerinin dışına ayağını uzatmaz, kafasını kendi yemliğine gömüp gece gündüz toplumdan ve halktan uzakta bir halvet kapısının gaipten bir el uzatmasını ve sadece kendilerinin elini tutmasını bekler. Lafzi virdlerin, yatırım amaclı gusüllerin, ağlamaların, masrafsiz ve zararsız duygu gösterilerinin, şairane övgü ve menkıbelerin, feodalizm ve istibdat dönemine özgü yaltaklanırcasına yapılmış tevessül ve kurviyetlerin ve genellikle dostlara yemek yedirmek, sofra artıklarını yoksullara bağışlamak, ehlibeyte bağlılık gösterisinde bulunmak gibi zahmetsiz, az masraflı ve dertsiz hayır işlerine el atmanın, kölelik cağından kalma rüşvet verme ve hediye sunma geleneklerini andıran namaz icra etme, parayla Kuran okutma veya bir minareyi altınla kaplatma, dua kitabının haşiyeleriyle amel etme, anlamını bilemedigi birkaç dua cümlesi veya ziyaretname okuma gibi islerin karşılığında bir ömür pislikten, dertsizlikten, mal yığıcılıktan, bencillikten sonra bir ömür halkın kaderindeki ve Müslümanların yazgısındaki her türlü faciaya rıza gosterdikten sonra anasının karnından doğduğu ilk günkü gibi tertemiz olurlar ve günahları çöldeki kumlar gökteki yıldızlar ve denizdeki köpükler kadar cok olsa da her türlü günahtan temizlenirler. Bu beyin yikamadan sonra -hayır bu ne ki?!- yetmiş Bedir şehidi sevabı bu uyanik murdara bağışlanır..