“Misal, şu “kırk” kelimesi. İlk bakıldığında tek bir rakam sanırlar onu. Hâlbuki “kırk”, dolu dolu geçen bir dönem demektir, kemale ermedir, çileyi tamamlamadır, pişmedir, tam olmadır. Anne karnında bir bebek kırk hafta kalınca doğuma hazır olur, ölünün kırkı çıkınca helva dağıtılır, derviş kırk gün çile çeker ve peygambere bile vahiy kırk yaşında gelmiştir. Öyle kıymetli bir zaman dilimini anlatır ki “kırk”, artık ondan sonrası sonsuzluktur. Bu yüzden “ kırk bir kere maşallah!” dediklerinde sayısız kere maşallah demiş olurlar. Tek bir kelime işte böyle çiçek gibi açılıverir onu bilenin dudaklarında, dinleyenin kulaklarında.”