Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Heinrich Schlieman hepimizin bildiği gibi Troyada 1800lü yılların sonunda çeşitli zamanlarda kazı yapan amatör bir araştırmacıdır. Onu ünlü yapan ise okuduğu antik kaynakları takip ederek hayali olduğunu düşündüğü hazineleri ortaya çıkarmış olmasıdır, her ne kadar birçok insan tarafından hazine avcısı olarak kabul görse de Schliemann arkeolojinin belli temel dayanaklarının ortaya çıkmasında önemli adımlar atmıştır. Bunlar arasında bir höyüğün tek bir uygarlık veya yerleşime ait olduğu görüşünü ortadan kaldırmış tabakalanma dediğimiz her yerleşim sakininin kalıntılarını barındıran ve ayrıca stratigrafi de denilen bakış açısını arkeolojiye kazandırmıştır. Bu bakış açısı ile bir arkeolojik yerleşimin uzun zaman dilimi içinde birden farklı topluluklar tarafından iskan edildiğini veya farklı zaman dilimlerindede yerleşildiğini anlamamıza olanak sağlamıştır. Bir diğer özelliği ise arkeolojide yardımcı bilim dallarından da faydalanılması gerektiğini yine kitabındaki anlatımları sayesinde görmekte arkeoloji ve eskiçağ tarihi açısından bu uygulamanın ne kadar gerekli olduğunu görebiliyoruz. Bu kitabında ise Schlieman Troya kazılarına başladığı Çanakkale bölgesini daha detaylı araştırabilmek için çıktığı yolculuğu anlatmaktadır. Bu yolculuk esnasında karşılaştığı kalıntıları ve yerleşimleri detaylı bir şekilde notlarına geçirmiştir, bunun yanında o dönem toplumunun ilişkileri hakkında da önemli paylaşımlar yapmakta ve Özellikle rumlar ile türklerin iyi geçinemediği daha o dönemde bu iki toplum aradında önemli sorunların olduğunu göstermektedir. Bunun yanında halkın daha o dönemlerde antik yerleşimleri yağmaladığını ve bulduklarını satmak için merkez bölgelere gittiği gibi çok ilginç detaylarıda bize sunmaktadır. Tüm bunların yanında Schliemann'ın bilimsel kimliği ile incelediği bölgeleri veya kalıntıları daha iyi anlamak için o konuda uzman kişilerinde bilgisinden yararlandığı görülmektedir. Bu özelliği çanakkaleden topladığı bitkiler ve sikkeler üzerinden verdiği örneklerde görülmektedir.
Troas'ta Yolculuk
Troas'ta YolculukHeinrich Schliemann · Say Yayınları · 201415 okunma
··
93 görüntüleme
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
İncelemeniz için teşekkür ederim. Emek verilmiş, kaleme alınmış bir paylaşım, fakat bunu münakaşaya yer vermemek adına dile getirmek isterim ki, Berlin'de bulunan birçok müzeye, daha doğrusu esasen Almanya'ya birçok tarihi değerimizi kaçırmıştır. Ülkemiz (o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu) bir ölüm kalım mücadelesi içerisindeyken, kendileri ve ekibi (başka ülke çalışanları da var) birçok yerde kazı çalışmaları için özel yetkili izinler alarak, buradan çıkan ve tarihe ayna tutacak nitelikte eserleri yine birilerinin özel yardımıyla yurt dışına kaçırmışlardır. Bunlar öylesi eserlerdir ki, öyle bavula koyulup götürülecek türde tarihi objeler değildir. Her şey 1. Dünya Savaşı esnasında, oluşan bu boşluk diliminde gerçekleşmiştir. Defalarca diplomatik talep ve yazışmaları ignore eden Alman Hükumetleri, hâlâ bu, bize ait olanları vermemekle birlikte, utanmaz bir şekilde bu yağma edilmiş tarihi Başkentlerinde de sergileyerek hem ülkelerine gelir katkısı hem de prestij sağlamaktadırlar. Özür dilerim, ama mesele inanın sizin incelemenize ve şahsınıza değil, alenen tarih hırsızı Heinrich Schlieman'ın tam da kendisinedir. Birçok iyilikler yapmış olabilir, tarihe birçok sayfa açmış da olabilir, ama bu bir başka ülkenin topraklarında çıkarılan bulguların, bir diğer ülke topraklarına kaçırılarak yürütülecek bir mesele hiç değildir. Tekrar özür dilerim, ama bu Heinrich Schlieman'ı görünce, kendimi tutamıyorum. Çünkü çalınanlar bizim, bizim ülkemizin, insanımızın hakkı. Diplomasi hak getire!!!
Volkan  Artan okurunun profil resmi
Kesinlikle bunu yapanlar veya yaptıranlara ağır caydırıcı yaptırımlar yapılmalı
Volkan  Artan okurunun profil resmi
Zaten en büyük sorunda bu değil mi gözümüzün önündekileri gmrmüyoruz, sizce biz o eserleri geri almayı hak ediyor muyuz? Her gün bir define bir kaçak kazı bir dinamit haberlerinin geldiği ülkemizde, elimizdeki eserleri koruyamadıktan onu halka iyi anlatamadıktan sonra istediğimiz kadar kaçırılan eserleri getirelim, bugün müzelere ve antik yerlere giriş kaç para, insanımızın doğal değerlerimize yönlendirmek için yapılan güzel işler ne kadar, herkes avrupaya laf atıyor hırsız vs diye ama kimse bizim kendi tarih hırsızlarımızdan dinamitçilerimizden kaçak kazılarımızı yapanlardan bahsetmiyor, yok arkadaş bence adamlar bizden daha iyi bizim tarihimizi koruyor, belki şimdi yeni yeni eserlerimiz ile ilgilenmeye tarihimizi öğrenmeye ilgilenmeye başlamış olabiliriz ama kesinlikle yeterli değil
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.