Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Esmanur Tohumcu
nepenthe “sıkışsak bir bulut gibi yağar mıyız her acının üstüne bir bir? un çuvalı gibiyiz çoğu zaman, bir sırtın üstünde yamaçlara zikzak çizen. istiflenir mi her kelime köşe bucak, yargısız? şimdi hangi bilinç beni unuttu, unuttum. doğmak bir kedi gibi, koltuk arkalarında. üstümü örter mi bir gün bilmem örtüldüklerim. beyaz örtüler gelir dolanır ayaklarıma, çıkıp gidemem ki bi hiçbir zaman. kaçsam bir arka mahalleye de bulunmam alsa sittin sene. nedendir ağacımdan hiç inmedim. dal mı kalmış dön de bir bak! ama ben ekmiştim bile diyemedim küstüm iki sene. gelmiş midir belki bu gece? olsun. ağlarız bir gün daha annemle. tek kelime yetti de her şeyi terk ettim. siyah bi çöp poşetinde gitti belkilerim. bir kere sevseydin, ben var ya bin kere gelmiştim. hatırlar mı insan yoku kim ki derse var, ben unuttum. topum kaçtı yola birinde, annem kaçtı, ben kaçtım. kovala bizi silüetlerden. sana bir kere severek sarılmadım. gittim silik bir dalgaya kondum. kütleler batarmış ya hani, -canım- iğne battı, ben battım. taş taş olmuş ellerim, dokunmadın. kilometreler geldim, kedim nerde? başımı koydum bir dize, diz gitti, yol gitti, ben gittim. dizinin karıştığı toprak şimdi karnında ya bir böceğin, bir sabah kalksam da dönsem. koy elini başıma, unutayım. son kere yıkanma da gel beni yıka, yıkılayım. doğrulur bel bir gün de ya o gün pusular puslanırsa? düşemem. harabeler unutulmaz, bir kadının çitlerini kırdılar mesela birkaç yüz sene. sabah kalkıp hazırlaması kahvaltı bir ömür aldı. sarsam yeter mi bez, günah bir kere doğmaksa? bir günah çalındı bahçeden, hepsini yaktım. sırf sen doğ diye. ne olur ölme. kapının deliğinden baktım sana, koca bir evrendin. olanlar olacağına evrildi de bir solucan deliğine yutuldum kaldım. sakın bulma beni. bir morun içine bindim gittim. bir alev çıkacak biliyorum. ben bu satırlara ancak son bulut yandığında dönüyorum. imkansızları doldurdunuz karnımıza da kim taşır bu yükü? at taşı sisifos, taş gitsin, biz gidelim. olmayacaktıysak niye doğduk bir hazanda, bilin. bir kere de bilin. el koydum, göz koydum, taş koydum da çöktü o duvar. ama siz mi? siz hiç değil. biz yıktık. sektim bir keresinde camdan çitlere. ne işim vardı orda, o saatte? bir kadın ördü çitleri, ve çıktı. bulutları sınıflandırdılar, katmanları, yokları, seni mi görür göz? duracaklardı ama bak bir gün söz? bir balkona fırladı pabuç hiç unutmam. yıllarca ağladım. fırçalarım nerde, ben nerdeyim? maviye gittim birinde, bir sandalyede oturdum kaldım. duvarda asılı kaldı da yıllarca, bir kere de mi bakmadın? cüzdanından çizdiğim resim çıktı birinde, yıllar yoktu, sen yoktun. bir yurt odasında kalktım o sabah, on yataklı. ben gibi depremden kaçıp gelmiş biri, bilmem evine kaç kilometre kaç saat. bir yatağa çıktık, sonra birine ve daha birine de. ilk defa uçtuk, bir günse de ömür parmaklıkta, kırıl. çünkü biz kırıldık, daha da kırılırız kimsenin hiç karışamadığından. kelebekler doldu karnımıza her sayfa çevirişte, bin kere gördük dibi. kapkaranlıktı. yurt yurt gezdim de bir yurt bulamadım. bir böcek çıktı merdivenlerden. çay koyardık her gün utanmadan, güneş doğarmış gibi. onlarca insan gördüm beş yılda, kalbi böcek, ağzı böcek, kustular. sonra ben sana geldim çat kapı, çay koyduk. bu dağlar var ya dümdüz oldular. akşam çöker sen gelirsin, kapı sonuna kadar açılır. gel. bak ne diyeceğim; en kötü bir makarna yapıp ağlanır. yas tutarsın ömür geçer de biz o kapıdan bir daha geçebilir miyiz? olsun hanlar, yollar tanrıdan kilidi alır bir gün minderimi de alıp gideceğim tanrıya bu kez bilmeye değil, sövmeye. bir acı da olsa dinsin çünkü bilsin buraklar her katta durdu da bir kadına durmadı. bu yemek çok tuzlu bu elbise çok dar şurda bakan bir adam, ölüm için ise çok sebep var. tanrısın sen ressam değil yırt at bu tablolar olmamış o saatte bir kadını vurmuşlar hangi fırçayla nasıl çizdin bir açık renk kalmamış. dur! bir kadınsan saat değil seni de doğmak vurur vurulduğun yerinden doğdun bir kız çocuğu 15’inde kaçtı sarı hapisten, iki hafta yattım. keşke o yataktan 5 yıl çıkmasaydım. bir kelebeğin biter de süresi korkar mı tekrar orada doğmaktan? böyle bir vahşet hiçbir kalbe sığamaz tüm gücü alır gideriz de bir kişi bile duramaz. Toplandı mülteciler satırlara, sayfalarda kamp kurduk. biz seninle bir günah, bir kusur, bin suç bulduk. gönder bi melek de versin bir nepenthe, güneş doğdu ben suya sabuna dokundum. söyle herakley hangi dere yıkar, biz o gün, o saati çok aradık durduk. bir daha kaymam. her kayış değişir, döner bir derde evren doldurdun mezarları binbir ücra köşeye ama doğrulur her mezar taşı buluruz bir gün gamzende bir nepenthe.”
Esmanur Tohumcu
Esmanur Tohumcu
··
92 görüntüleme
Esmanur Tohumcu okurunun profil resmi
onulmaz dertler de ilaç bulur çünkü, misal sen varsındır💞
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.