FarkındalıklaraÖncelikle yazara yani onun hayallerine ve kalemine tekrar tekrar hayran kalarak okuduğumu söylemek istiyorum. Bu kurmaca dediğimiz her romanın aslında yazarın ve hayatın kendisinin gerçeklerinden oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Zaten romanın sonunda Elif Şafak bunu içtenlikle belirtiyor.
Gelelim romana.
Sürükleyici, insanın içine işleyen, şu köhne İstanbul’da kim bilir buna benzer ne hayatlar vardır diye düşündüren bir eser. Bir Tekila Leyla ve onun beş kadim dostunun hikayesi...
Tekila Leyla’nın kötü yola düşmeden önce yaşadıkları insanın kanını donduruyor. Televizyonda ya da gazete okuduğumuz aile içi istismarlara bir gönderme belki de bunlar. Bunu yapan yapabilenlere en katı cezalar verilmeli. Ah! İçim sızlayarak okudum Leyla kızın yaşadıklarını. Sanırım beni en çok etkileyen de Leyla’nın geçmişi oldu.
Beş kadim dostun da kan donduran ayrı ayrı hikayeleri var. Sabotaj Sinan aralarındaki en normal hayata sahip gibi duranı ama o da hayatını lakabının hakkını verircesine sabotaj ederek romanın sonlarında diğerlerinin yanındaki yerini alıyor.
Acılı bir aşk hikayesi insanı üzüyor bir yandan da umutlandırıyor. Hayat hiç beklemediğimiz bir anda bize gülümseyebilirin örneğini veriyor. Ama tabi gülümseme sonsuza kadar sürmüyor.
Yazarın Kanlı 1 Mayıs’a da değinip kitabında kurgu ile bize o günleri hatırlatması da beğendiğim bir yönü oldu. Zira böyle olaylar unutulmalı. İnsalığın nereden nereye geldiğini ve sonrasında nereye geri gittiğini göstermek lazım!
Baş karakterin romanın en başında öldürülmesi ve tüm romanı bu kadın neden öldürüldü diye roman boyunca aramamız da romanın güzel bir tarafını oluşturmuş. Bilimsel bir bilgiyi de bu sayede öğrenmiş oluyoruz.
Son olarak kötü yola düşen ya da düşürülenleri, trans bireyleri, pavyon sanatçılarını, toplumdan dışlananları anlatan böyle romanların çoğalmasını ve toplumun da onları anlamasını dileyerek yorumumu bitiyorum.
Keyifli okumalar dilerim! Ön yargılarınızı kırarak ve empati kurmaya çalışarak okumanız dileğiyle.