Gönderi

190 syf.
8/10 puan verdi
Hepimiz biliriz, arabayı kaldırırken debriyajı kavra ve yavaş yavaş gaza bas diye. Ancak o debriyajı kavramamız gerekli sonra da araba sorunsuz gider. Aynı Stefan Zweig'in eserlerinde de görülüyor bence. Yazarın betimlemeleri gerçekten harika ancak malesef bazen betimleme uzun cümlelerle devam edince bu sefer de konu bütünlüğünü yakalayamayabiliyoruz; hele de hayallere, işlere ya da dışardan gelen seslerde bayağı etkili. Ayrıca öykü olduğundan dolayı isterse 80 sayfa olsun o gün içinde okunmadıkça da anlaşılmıyor. Şahsen ben Amok koşucusunu 3 güne ayırdım ve olaylar zincirini kaybettiğimden zor toparladım. Çünkü yazar hiç ara vermiyor. Ve mutlaka sessiz bir yerde kafa dinlenmiş halde okumak gerekli. Can yayınlarından çıkan bu kitapta 7 tane öykü var. 1- Bir Çöküşün Öyküsü: Oldukça güzel, bunun incelemesini yapmıştım önceki incelemelerimde zaten. 2-Madalya: Bu öykü bana "Piyanist" filmini hatırlattı. öyküyü okuyanlar ve "Piyanist" filmini izleyenler anlayacaktır demek istediğimi. 3-Bezginlik: Şimdiki liseli, üniversiteli gençliği anlatıyor bence :) 4-Ay Işığı Sokağı: En çok beğendiğim bu kitap. Cimriliği ve insan elindeki değerini yitirmesinin ne kadar kötü olduğunu anlatmakta. 5-Leoperalla: Aşırı ve yanlış tutkuların esiri olmasının sonuçları. 6-Leman Gölü Kıyısındaki Olay: Bu öyküyü okuyun ardından da "Türk İşi Dondurma" adlı filmi izleyin. 7-Amok Koşucusu: 62 sayfadan oluşan bu öyküyü ilk "Şahsiyet" adlı dizide görmüştüm. Vicdanın nasıl bir duygu olduğunu gözler önüne seren Amok koşucu öyküsünü ve "Şahsiyet" dizisini kesinlikle tavsiye ederim.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Can Yayınları · 2018112,4bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.