Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Deliliğin Sınırında
Bir zamanlar bir Daniel Quinn varmış, var olmak denirse buna. Kendi kendinden kaçan, kendi kendini gizleyen. Yarattığı karakterde can bulan. Hatta bambaşka birinin kimliğine bürünen. Cervantesliğe soyunan bir yazarın elinde Don Quixote olan sonra. Ha bir de kırmızı defteri varmış D.Q’nun. Sıkı sıkı tutunduğu, söyleyemediklerine yurt olan... Kelimelerine, yalnızlığına, amacına, umuduna, umutsuzluğuna ve daha pek çok şeye kucak açan... İşte bu Daniel Quinn, bir gece gelen yanlış bir telefonla kendini bir vakanın ortasında bulunca silahını (kırmızı defteri) kuşanır ve tıpkı yazdığı polisiye romanlardaki karakter gibi dedektifçilik oynamaya başlar. Bütün yaptığı bir şeyler yazmak ve yürüyüşe çıkmak olan karakterimiz -nam-ı diğer Don Kişotumuz- yaşadığı kabuğun içinden çıkıp yel değirmenlerine karşı savaşmaya başlar. Nefes almayı dahi unutur zamanla, kendini öyle bir vermiştir ki bu vakaya, ortada vaka kalmadığından haberi bile olmaz. Bu kısımları okurken aklıma
Körleşme
Körleşme
geldi, aynı hisleri yaşadım diyebilirim. Karakterleri, diyalogları, kelime oyunları, metinler arasılığı ile insanı sorgulamaya yönelten, belirsizlik ve sorularla merakı taze tutan bir kitaptı “Cam Kent”. Bu kitaptan sonra, New York üçlemesini bitirmeyi düşünüyorum, diğer iki romanın nasıl olduğunu gerçekten merak ediyorum. Polisiyeden ziyade psikoloji sevenlerin okuması gereken bir kitap bana göre. Ve tabii ki yazarımız... Ah Paul Auster sen de az deli değilmişsin!
Cam Kent
Cam KentPaul Auster · Can Yayınları · 20181,232 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.