Bu olayı, babasından dinlemiş olan oyun yazarı Güngör Dilmen, bize söyle anlattı:
«Birinci Dünya Savaşı'ndaki askerliği sırasında babam, Doğu Anadolu'da bir yerdeymiş. Bir gün bir köye girmiş. Savaş alanı içindeki köy bomboşmuş. Tek canlısı kalmamış, insanları kaçmış olan yıkık köyün daracık sokaklarında ilerlerken,birden karşına çok iri bir köpek çıkmış. Babam hemen tabancasını
çekmiş. Köpekle bisüre karşıkarşıya durmuşlar. Ne köpek kımıldıyor, ne babam adım atıyormuş. Bi süre sonra köpek kuyruk sallamaya başlamış. Köpeğin bu barışcıl davranışına karşılık babam da, tabancasını yerine koyup, torbasındaki ekmeğinden kopardığı parçaları köpeğe atmış. Böylece barışmışlar. Boşalmış
köyde tek basma kalan o koca köpek, yüzünü babamm ayaklarına sürmüş, ellerini yalamış. Sonra köpek birden fırlayıp uzaklaşmış, gözden yitmiş. Babam, köpeğin bu davranışına bir anlam verememiş. Bir süre sonra köpek, kuyruğunu sallaya sallaya, koşarak ba-
bama geliyormuş, ama bu kez ağzında bir tavşanla...»