Gönderi

“Ah bir bilsen, bir bilsen ruhumun derinliklerinde yaşadığım kaybolmuşluğu. Ah Eşe hatun! Bilemezsin. Sana mı, kendime mi yalan söylüyorum. Çünkü ben evrenin sonsuz boşluğu içinde kendini kurban olarak kabullenmiş zavallı bir aşıktan başkası değilim. İçimdeki çıplak aşkın, ben oluşun, isyanıyım. Ne olur anladığını söyle Eşe Hatun ne olur! İçimde bir aşk var beni aşan. Sandığın gibi bir şey değil. Kendi yarımı kaybettim de onu bulacağım sanki. Kırlarda sallanan nazlı bir çiçekte, şırıldayan su damlasında, mor dağlara düşen güneşin göle yansıyan aksinde, hayranlıkla kendimi bütünleştirdiğim doğayla. Veya bir çorbanın kavalında, işte bu benim aşkım. Aşkı böyle anlıyorum artık. Çakır’dan sonra yani. Genç kızlığımı köklerinden sökerek beni akıntıya bırakan insanlığa inat, insan olarak çok değerli olduğumu niye sadece doğa düşünüyor, Eşe Hatun niye? Beni insanlıktan çıkararak doğanın bir parçası yapanlara bile yok kinim. Onlardan farkım olmalı ama. Kadınım diye mi? Yoksulum diye mi? Eğitimsizim diye mi? Bu dünyanın sahibi kim, Eşe Hatun kim?” Korkuyla baktı Eşe Hatun. “Acı insanı bilge mi yapıyor? Bu kadar derin konuları nasıl bilebilirsin? Yaşın kaç be çocuk! Seni yalnızlığın büyüttü, şu kısacık ömründe direnmeyi öğretti hayat sana. Dünyanın sahibi yok ki. Ama sahip olduklarını sananlara göre şekil alıyor insanlık. Ölüm olmasına rağmen bu hırsla paylaşamıyoruz ya dünyayı, düşünsene bir, ya ölüm olmasaydı. İnsan doyacağı kadarına sahip olmalı bana kalırsa. İşte o fazlalık çirkinleştiriyor insanları. Sevgiyi öldüren de paylaşma duygusunu yok edende sahip olma duygusu.” #nejlaarslan #morsümbüllüyıllar #kitapalıntısı
Sayfa 82 - 82 ve 83. SayfalarKitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.