Gönderi

".. Burada bir sokak var. Uzun, ağaçsız ve derin derin uyuyan arabalarla dolu karanlık bir sokak. Birazdan gün, süt mavi örtüsünü sokağın üzerine serecek, evler ağaracak. Gün, köşeden sokağa girecek. Sahiplerini bekleyen atlar gibi sıra sıra dizili arabalar bir bir uyanacak, silkelenip yollara düşecek. Bugün bir cenaze kalkacak bu sokaktan. Felaketlerde çabucak toplaşıveren esnaf, yorgancının dükkanı önünde birikecek öğlene doğru. Kimisinin sesleri seçilecek kalabalığın arasından. "Ölmüş," diyecek sesler, "beyin herhalde, simsiyah kesilmiş adamcağızın yüzü." Birdenbire başı dönüvermiş yorgancının. Elindeki çuvaldızı bile bırakmaya aralık bulamadan yüzüstü kapaklanacak tezgahının üstündeki sateni türbe yeşili yorgana boylu boyunca. Elinde duran bız gibi iğne, göğsünü delip kalbine saplanacak, ciğerine kadar girecek ucu. Esnaf, iğneyi ciğerine sokmuş yüzüstü yatarken bulacak yorgancıyı morarmış korku dolu yüzüyle. Sonra ambulans çağrılacak. Kapkara, fermuarlı bir poşetin içinde çıkaracaklar yorgancıyı dükkanından, ağır bir yorgan gibi çekeleyerek. Ambulansın arkasına koyup götürecekler. Ben, bütün bunları karşı pencereden izleyeceğim, tekerlekli sandalyemde.". . .
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.