Sinemanın "söyleyecek şeyleri olanların" anlatım aracıdır. Bugün sinema endüstrisi bulunan bütün ülkelerde, sinemanın teknik yönü artık tamamıyla "standanlaşmış"tır; iyi film de kötü film de aynı teknik işlemlerden geçerek meydana getirilmektedir.
Bu durumda önemli olan, bu araçla bir şey söylemek, söyleyecek
şeyi olmaktır. Oysa, bizim rejisörlerimizin hemen hiçbiri sinemaya
böyle bir niyetle gelmemişlerdir. Sinemayı, geçim araçları arasında bir araç diye benimsemişlerdir. Nasıl söyleyeceklerini bilip bilmemeleri bir yana, her şeyden önce, bu araçla söyleyecek bir şeyleri yoktur. Bundan dolayı da, ortaya, "harcıalem" "routine" eserlerden, hiçbir kişilik taşımayan filmlerden başka bir şey konamamaktadır. Rejisörlerimizin büyük çoğunluğunda her vakit rastlanan ortak özellik, anlatacak bir şeyi bulunmamak ve "sinema duygusu"ndan yoksun olmaktır.