1. "Güzel bir eylül günü, alışverişe çıktım. Bugün Paris tapılasıydı..., vb."
Bir yığın algı birdenbire göz kamaştırıcı bir izlenim oluşturur (göz kamaştırmak son noktasında görmeyi, söylemeyi engellemektir): hava, mevsim, ışık, cadde, yürüyüş, Parisliler, alışveriş, bütün bunlar şimdiden anımsama iççağrısı bulunanın içindedir: kısacası, bir tablo, iyicilliğin resim-yazısı (Greuze'ün çizeceği gibi), arzunun sevinçliliği. Almak istememe gerek kalmadan, bütün Paris elimin altında: ne ölgünlük, ne açgözlülük. Paris'te Paris'in büyüsünü aşan tüm gerçeği; tarihi, çalışmayı, parayı, malı, büyük kentlerin acımasızlığını unuturum; yalnızca estetik açıdan alıkonulanı görürüm. Rastignac, Pere-Lachaise’in tepesinden: Şimdi çık karşıma! diyordu; ben Paris'e: Tapılası! derim.