Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Bu kitabı Zeynep Cemali ölmeden önce 2009 da edebiyat dünyasına bir değer olarak katmış. Çocuk Edebiyatı dersinde keşfettim ben Zeynep Cemali'yi. Üniversite derslerine dahi konu olan böyle değerli kitapları, yazarları 1000kitap okuyucuları neden bu kadar az okuyor, az okutuyor bunu anlamıyorum. Cemali’nin kitaplarını elinize aldığınızda ilk karşılaşacağınız şey, dilindeki doğallıktır. Zorlama bir dilcilik kaygısı görmezsiniz onda. Ama bundan onun özensiz yazdığını çıkarmayın sakın, yanılırsınız. Dil doğal, yapmacıksız, iletişime açık hatta hemen bunu gerçekleştiren bir yapıdadır ve bu yapı sizi günlük yaşamın gerçeklerine götüren içten bir dost gibi karşınıza çıkar. Gerçekliğin samimi köprüsü gibidir onu dili. Öyküyü öykü yapan onun kısalığı, damıtılmışlığı, çarpıcı başlangıcı, konunun sürükleyiciliği ve şaşırtıcı bir sona ulaştırabilmesidir. Cemali'nin öyküleri bir film kamerasının konuya objektifini odaklaması gibi başlar. Hemen içine çeker, kurguya hiç yabancılık çekmez ve içine girersiniz. Beklediğiniz bir sona ulaşsanız da anlatımın getirdiği sürprizler sizi şaşırtır. Cemali “küçük insanı” anlatır kitaplarında. Abartısız doğal insanı. Az önce söylediğim sosyal çevrenin insanıdır o. Ve öylesine doğal ve sevecendir ki Cemali’nin kahramanları bu sosyal çevrenin içinde korkusuzca dolanırlar. Bu yönüyle baktığınızda Cemali çocuğa dokunulur, yaşanabilir bir ütopya sunar. Ama anlayan için dünyanın ta kendisidir o. Cemali, “küçük insan” olarak tanımladığım esnaf kültürünü çok iyi bilir, onun örgütlenme biçimini, kendi arasındaki dayanışmasını, hatta köken olarak ta Ahi Evran’a uzanan güçlü bir “Anadolu Geleneği”nin yansımalarını metinlerinin derinliklerinde bulursunuz. Onun metinlerinde çoğu yazarın söylemeye çok cesaret edemeyeceği figürler ve gelenekler yine yabancılık ve tanıdıklık efekti kullanılarak karşımıza çıkar. Dini bayramları anlatır bize. Bir kurban bayramı dede torun ilişkisi üzerinden yansır. Ardından alıp götürür cami imamıyla sıcak bir muhabbet yaşatır. Hangisi bize yabancıdır ki? Ama az önce söylediğim gibi önce onları yabancı sonra tümden tanıdık yapar. İşte bu özelliği modernin içinde gelenekseli, gelenekselin içinde moderni eriterek yansır. Bu özellik öylesine iç içedir ki moderni yaşarken aynı zaman ve mekânda geleneksel vardır ve biz onu zaten bize aşina olduğu için fark etmeden özümseriz. Aynı şey modern için geçerlidir. Geleneksel moderni öylesine içine sindirmiştir ki kimi zaman, zamana uymak için kendinden vazgeçiverir. Uyumludur. Özverilidir. Bu aynı zamanda onun gücüdür.
Ankaralı
AnkaralıZeynep Cemali · Günışığı Kitaplığı · 2010117 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.