Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1008 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Her insan bir Karamazov'dur
"Karamazovluluk" aslında insan doğasını anlatıyor. İnsan, en üstün ahlâki meziyetlere sahip olabileceği konumdan esfel-i safilin denilen aşağılıkların da aşağısı olan o gayyaya kadar uzanabilen bir yaratık. Ahlak da ahlaksızlık da onun fıtratında mündemiş(bu kelimeyi ilk kez cümle içinde kullanmanın gururunu yaşıyorum şu an). Aşk, ihtiras, tutku, şehvet, vicdan, mertlik, kalleşlik, yalan... hepsi doğamızda olan şeyler. Dostoyevski şöyle anlatıyor Karamazovluluğu: "Bu çeşit dizginsiz, alabildiğine taşkın tabiatlar için düşmenin alçaklığı, en yüksek asalet duyguları kadar şiddetli ihtiyaçtır." Kitap babanın ölümü ve kardeşlerin cinayetle suçlanması/ kendilerini suçlaması üzerine kurgulanmış. Şehvet ve aşkın daha doğrusu aşkın tehlikeli boyutu olan kara sevdanın insanı nerelere sürüklebildiğini okuyoruz. Her bir kardeş aslında insanı bir yönden temsil ediyor. Mitya ile beden, Ivan ile akıl, Alyoşa ile insan ruhu konuşturuluyor. Zaman zaman çelişen, bazen de birbirini destekleyen düşüncelere sahip bu karakterler. Bununla birlikte gençliğinde anarşist eylemlerde bulunmuş ve kurşuna dizilecekken sürgüne gönderilmiş, sürgünde de ruh, vicdan ve din üzerine düşünerek farklı bir halete bürünmüş olan Dostoyevski'nin yıllar içerisindeki değişegelen mizacı da denilebilir karakterler için. Bu açıdan; Mitya sürgündeki olgunlaşmayı, Ivan gençlik döneminin ateşini, Alyoşa ise sürgünden sonraki olgun Dostoyevski'yi anlatıyor bir yönüyle. Zaten kitabın baş karekterlerinden babaya kendi ismini(Fyodor), üçüncü çocuğu Alekseye de çocuğunun ismini vererek aslında kendinden parçalar serpiştirmiş kitaba büyük usta. "Buna nasıl cesaret ettiğimi bilmiyorum, ama hiç olmazsa bir kişinin doğruyu söylemesi gerek... çünkü burada hiç kimse gerçeği söylemek istemiyor." diyerek farklı fikir ve felsefe akımlarını ele alıyor, toplumu ve düzeni eleştiriyor yazar. Kitabı değerli kılan da aslında bu felsefi yönleri. Suç, günah, ahlak, erdem, Tanrı vs bir çok kavramı farklı görüşlerdeki karakter ve tiplerle inceliyoruz. En vurucu detaylardan biri de "herşey mübahtır, herşey hoşgörülebilir" düşüncesine sahip olan nihilist karakterler, içine düştükleri ruhsal baskı sebebiyle ya intihar ediyor yada akıl sağlığını yitiriyorlar. Tanrı, vicdan, ahlak gibi kavramların yokluğu insanı felakete götürüyor demek istemiş herhalde yazar. Dönemin Rusya'sını anlatırken topluma da bir eleştiri var aslında. "Vız gelir hakkımda düşündükleriniz. Çünkü sizler benden daha aşağılıksınız." diyor Karamazovların ağzından. Bir araya gelince ahlakın en ateşli savunuculuğu yapan ahlaksızlıklar topluluğuna yani topluma kendinize bakın diyor suç ve günahı felsefi olarak inceleyerek. Hukuk sistemine de bir eleştiri getiriyor. "İnsanların çevrelerine bakarak, bunlar arasında, yaşamaya layık olan ve olmayanları seçmeye hakkı olabilir mi?" diye sorarak suç, ahlak, günah gibi kavramlara başka bir boyut getiriyor. Basit görünebilir söylenen şeyler ama kendisinden olmayanı diri diri yakabilen, linç ve işkenceyi yadırgamayan bir toplum olduğumuzu düşünmezsek okuyup geçiyoruz. Yazarın dediği gibi böylesine sanatsal bir zalimlik sadece insanlarda olabilir ve biz de birey olarak iyi olsak dahi bir araya gelince zalim yaratıklar topluluğu oluyoruz. Nihilist düşünce akımının etkisi ile Tanrı, adalet ve suç/günah kavramlarına da bir bakış sunuluyor. Varlığını kabul ediyorum Tanrım, ama bana verdiğin bu bileti yüksek saygımla iade etmek istiyorum derken aslında içine düştüğümüz ahlaksızlık ve zalimlik girdabında nefes almak için ilahi bir dokunuş arzulayan hassas kalpleri konuşturuyor yazar. Hristiyan öğretisindeki başkası tarafından çekilen çilenin insanları iyiye ve güzele yönelteceğine dair olan inanca karşı kaygılarını anlatıyor. Masum bir insana yaşatılan, nasıl diğer insanlara saadet ve kurtuluş getirebilir, bunu anlamıyorum diyor. Kara Şövalye filminde Joker'in "İnsanı öldürmeyen şey onu tuhaflaştırır." dediği gibi tuhaflaştırıyor bizi hayat. Goethe'nin ifade etmesiyle "dünyanın hassas kalpler için cehennem olduğunu" bir kez daha anladım Dostoyevski'yi okurken. İnsan ruhunu yaşayarak kavramak, benim de ruhumu tuhaflaştıyor Sayın Dostoyevski. Ancak düşünmekten ve toplumun fikir putlarını yıkmaktan korkmuyorum. Çünkü dediğinde çok haklısın: "Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğurur." Eğer ürün istemese bu düşünceleri benim zihin ve ruh toprağıma atmazve bir dönüşüm beklemezdi Allah diyorum. Sen de öyle demişsin.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,5bin okunma
·
57 görüntüleme
Edibe Aksakal okurunun profil resmi
Dün bu kitap üzerine çok fazla olumsuz yorumlarla karşılaştım bir kitap sayfasında . Dostoyevski hayranıyım yine de okuyacağım dedim . Siz incelemenizi çok güzel yapmışsınız emeğinize sağlık 👏 şimdi tekrardan okumam gerektiğini anladım okuyacaklar lisesine aldım ☺️
BVendetta okurunun profil resmi
Sığ olarak algılanabilen ama derin boyutları olan bir eser. Umarım sığ sularında boğulmaz, derinliklerinden keyif alırsınız :)
1 sonraki yanıtı göster
Amelie okurunun profil resmi
Ve bir incelemenle daha sayende 2020de okunacaklar listeme bir kitap daha eklendi BVendetta, var ol.. :)
BVendetta okurunun profil resmi
İnsanların omuzlarına 1025 sayfalık dev bir yük bıraktım böylelikle :D
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
‘Büyük Engizisyoncu’ bölümünde Ivan Karamazov afaroz etmişti bizi, siz tekrar davet ediyor gibisiniz. Kaleminize sağlık...
BVendetta okurunun profil resmi
Fikirlerin çarpışmasından hakikat kıvılcımları doğar, derler. Toplumsal tabuları bir kez daha ele almak gerektiği kanaatindeyim. Zaten her büyük düşünce sancılı doğmuştur. Çok aforoz edilene şahit olmuştur herhalde yeryüzü :)
Amelie okurunun profil resmi
Ahaha, biraz thuglife gibi oldu ama neyse 😄
BVendetta okurunun profil resmi
Gözlük versin biri bana onla gezicem burda artık 😎😁
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.