Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Disiplin çok sarsıldı. Mektebin içinde ve dışında, onu baltalayan bunca âmiller varken, elbette sarsılacaktı. Mektebin şahsiyeti, yukarıdan beri saydığımız âmillerle yıpratılırken,ceza sisteminin hakikaten yok denecek hale getirilmesi, en büyük gafletti. Suçluyu değilse bile suç hâdisesini ceza ile karşılamayan bir içtimaî organ felce uğramış sayılır. Vicdan tepki kabiliyetini kaybetmiş demektir. Yalnız, ceza anlayışına dikkat edelim: Her şeyden önce bilinmelidir ki, ceza, her zaman şiddet veya kırbaç değildir; tehlikeyi karşılayan bir müdafaa âletidir. Cemiyet için bir paratoner, fert için sıhhat verici bir ilâçtır. Bazen bir vicdansıza, vicdanla ve âlicenaplıkla karşı gelmek, en büyük cezadır. Sözleriyle saldıran bir şaşkın adama karşı, sadece susmak ceza olur. Ceza anlayışını kaldıran sistem, hakkın tahammül etmeyeceği bir duygusuzluk doğuruyor. Vicdan bundan şikâyetçidir.Herhalde suçun ele alınması, mahkeme huzuruna çekilmesi ve suçlu affedilse bile, suçun mahkûm edilmesi lâzımdır. Cezanın mâhiyeti, ruhî bünyeye göre takdir edilir. Burada hürriyetine kavuşması lâzım gelen, suçlu değil, adalettir. Adalet serbestçe mesul edemezse, hem mektebin vicdanî emniyetini kaybeder, hem de mektep, mesul olmasını bilmeyen vicdanları yetiştirir. Mektepte varlığı kuvvetle hissedilen huzursuzluğun başlıca sebeplerinden birisi budur. Disiplinsiz ne bir millet, ne bir ordu, ne bir aile, hattâ ne de bir ticarethane idare edilir. Bugün talebe mektep kapısından girerken üzerinde içtimaî tazyik denen kurtarıcı baskıyı duymuyor...
Sayfa 103 - Dergâh yayınları
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.